Meşhur ve bana göre birçok açıdan sakat, ama zikredeceğim kısımları sakat olmayan "Ülkücü Yemini"nde; Komünizme, Faşizme, Kapitalizme mücadeleye ant içilmiştir. Ben, bu yemini hiç etmedim. Çünkü içinde beğendiğim "aforizma"lar olmasına rağmen, tarihsel olarak Türk milletinin başına bela olduğunu düşündüğüm birçok falsosu var. (Çünkü İslam'dan önce de Türk milletinin varlığına inananlardanım)…
Şimdi; Komünizm kurumsal bir tehdit olmaktan çoktan çıkmıştır. Bu Yemin'e göre karşımızda canlı mı canlı, kanlı mı kanlı iki düşman vardır: Kapitalizm ve Faşizm. Kapitalizm konusunda kafalar karışık mı karışık. "Ortalama" eğitimli ve eğilimli bir "Ülkücü"nün kapitalizm, liberalizm, liberteryen davranış kültürü konusunda oldukça yetersiz bilgiye sahip olduğunu söyleyebilirim. Ahlâk filozofu Adam Smith'i "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" teranesiyle özetleyen ister ülkücü olsun ister anlı şanlı komünist, bu işten anlamadığını ifade ediyor demektir. [Adam Smith'i övdüğümü zanneden ve "bilmiyorlar" dememi haklı çıkaranlar lütfen yorum yapmasın.]
Bazı komünistler faşizmi "ırk temelli bir düşünce" zannetmekle ne kadar ahmak olduğunu ıspat ediyor olsa da, faşizmle mücadele etmeye yemin etmiş bazı ülkücüler de bu anlayışa teşne olmaya hazır gibiler… Tarihçiler, siyaset bilimciler, sosyologlar çokça tartışmıştır ve işin özeti Faşizm, TOTALİTER DİKTA REJİMİ demektir. Aslında komünizmden pek de farklı değildir, çünkü toplum içinde sınıflara inanmaktadır ve en temel hedeflerinden biri sınıflar arasındaki farklılığı ortadan kaldırmaktır… Bütün dinler, bütün totaliter rejimler gibi komünizm de, faşizm de Cennet vadeder. Özgür ruhlu Türk ise "bana uymadı" deyip Cennet'i reddeder. (Bunu anlamayanlar için, işin doğrusu ayrıntısını da konuşmak istemiyorum. Yoruldum çünkü bunu anlatmaktan)…
Uzun uzun kafa yormak maksadında olmadığım için faşizmin en temel özelliklerinden birinin "millî birlik ve beraberlik" çağrısı olduğunu söylemek isterim. Tanıdık geldi mi? Kaldı ki bugünün Türkiye örnekliğinde bu milliyetin bir adı da yoktur. O, "Bu Millet"tir. Adı ne? Bu millet! İşte tarihçiler, siyaset bilimciler, sosyologlar için sittin etnik sayıldıktan sonra zikredilen, bakir ve bakire bir araştırma alanı: Bu Millet!.. Faşizmin en temel niteliklerinden biridir; kendi milletini yaratıyor faşistin önde gideni. Adı ne? "Bu Millet".
Postmodern Faşizmin Türkçe Meâli: Ben KaRun HÜKMÜNDE beyan ederim, siz uymak zorundasınız! (Uyan uysun, men dönmezem yolumdan!)
* * *
Aslında tek bir şey söyleyecektim, nefsime hakim olamayıp faşistlik(!) yaptım. Diyecektim ki: Faşizme karşı mücadele etmeye YEMİN ettiniz ama kifayetsiz muhterislerin hüküm-ferma olduğu faşizm fırınına odun taşıyorsunuz. Anlaşılıyor ki; siz milletin milliyetçisi, ülkünün ülkücüsü değilsiniz…
Demokrasi halkın kullandığı oya saygı duymayı gerektirse de, milliyetçilik bu kadar basit değildir. Milliyetçilik; halkı aydınlatmayı, ona yol göstermeyi gerektirir. Milliyetçilik; milletin duygularını siyaseten veya maddeden sömürmenin değil, ona çıkış yolu göstermenin adıdır. Tarihsel bir hikâye, dinî bir vaad, kapitalist bir kazanç değil şahsiyetli birey olmanın ve neticesinde şerefli bir millet olmanın va'z edilmesidir. Yoksa ne 19 Mayıs'ın anlamını bulurdu ne Küçük Ağa'nın minberden inip Kuva-yı Milliye'ye katılmasının ne de de Çolak Salih'in kavgaya geri dönüşünün…
* * *
Millî şahsiyet sahibi, "Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!" derken sadece Garb'ın emperyalizmine değil her türlü faşizme de meydan okuyordu…
Başa dönecek olursak; Faşizme karşı mücadele etmeye yemin etmiş bir ülkücü, bir Türk milliyetçisi faşizm Anayasasına "evet" diyecekse, ettiği yemin zehir zıkkım olacaktır kendisine…