Geçtiğimiz 15 günün halk arasında en önemli üç meselesi Atatürk Havalimanı saldırısı, 9 günlük Ramazan Bayramı tatili ve Osman Gazi Köprüsü oldu. Özellikle Havalimanı saldırısı sonrasında davul zurna ve şenliklerle açılan Osman Gazi Köprüsü pek çok yönü ile tartışmalar yaratmaya devam ediyor.
Ağırlıklı olarak köprünün ekonomik yönünü anlatacağım ancak, son 14 yıllık AKP iktidarı döneminde 19 Mayıs, 29 Ekim gibi milli kimliğimizi oluşturan önemli imgelere ait kutlama ve resepsiyonların şehitler veya doğal afetler bahane edilerek defalarca iptal edildiğini düşündüğümde, 44 kişinin öldüğü, ülkenin en önemli havalimanına yapılan büyük bir terörist eylem sonrası " Bugün burada bir bayram havası yaşıyoruz" ifadesi eşiliğinde büyük törenlerle böyle bir açılış yapılmasını, çok nadanca ve ondan da önemli olarak daha önceki iptallerin niyetini sorgulatıcı buluyorum.
En baştan belirtmeliyim ki söz konusu köprü ve devamında yapılmakta olan İstanbul - İzmir Otoyolu projesi ülke ekonomisi açısından çok önemli ve yapılıp bitirilmesi elzem projelerden birisidir. Özellikle körfez geçişini sağlayacak olan söz konusu köprü yaratacağı zaman ve yakıt tasarrufu ve teknolojisi ile gerçekten büyük ve kıymetli bir eser olmuş durumdadır. Bu yönüyle emeği geçenlerin ellerine sağlık diyorum.
Yanlış bilmiyorsam, Dünya'nın 4. en uzun asmalı köprüsü olan Osman Gazi Köprüsü, km başına geçiş fiyatında ise dünya birinciliğini elinde tutuyor, işte bu fiyat tartışmaları odağında söz konusu köprüye ait bazı ekonomik verilere değinerek asıl eleştirime geçmek istiyorum.
Osman Gazi Köprüsü dahil açılışı yapılan ilk etabın (Gebze-Orhangazi) maliyetinin 2.7 milyar dolar olacağı ilan edilmişti. İzmir'e uzanan 384 kilometre otoyol ve 49 kilometre bağlantı otoyollarla birlikte toplam 6.3, milyar dolar maliyeti olan projeye 5 milyar dolar finansman, Hazine garantisi altında sağlandı. Projenin en büyük gelir getiren ayağının köprü olduğu ve o çalışmaya başladıktan sonra otoyolların diğer etapları yapıldığı düşünülürse müteahhit firmanın cebinden hiç yatırım çıkmayacağı görülüyor.
Peki devletin parası ile "yap işlet devret" projesi yapan bu müteahhit firma bahse konu köprü ve otoyolu kaç yıl işletecek?
Şöyle sorayım devletin benden yol, köprü vs yatırımlar yapmak için topladığı vergilerle yapıldığı anlaşılan bu köprüyü bazı prefinansmanlar dışında yatırım koymayan bir müteahhit firma kaç yıl işlettikten sonra bu ücretleri devletimiz almaya başlayacak? Hemen cevabını verelim, söz konusu köprü ve otoyollar tam 22 yıl 4 ay boyunca yani 2038 yılına kadar Otoyol A.Ş ( Nurol-Özaltın-Makyol-Astaldi-Yüksel-Göçay Konsorsiyumu) tarafından işletilecek. Sosyal medyada köprü geçiş ücretinin pahalı olması sayesinde devletin buradan elde edeceği gelirle yeni yollar ve köprüler yapacağını yazan bir AKP'li arkadaşım olmuştu, bu ve birazdan vereceğim bilgiler ışığında sadece gülüp geçiyorum.
Yapılan sözleşmede devlet bütçesini dolayısıyla halkımızı yükümlülük altında bırakan konular bununla bitiyor mu peki? Elbette hayır...
2010 Eylül tarihli sözleşmede, körfez köprü geçiş ücreti olarak belirlenen 35 dolarlık bedel için 2008 yılı baz alınmış. Ücret her yıl ABD'deki tüketici fiyatları endeksindeki artış kadar yükseliyor. Haziran sonu 39 dolara ulaşan rakamın 2016 sonunda 40 doları bulması bekleniyor.Bu hesaba göre köprü ücreti bugün KDV hariç 39 dolar olarak görünüyor. Bugünkü kurdan 115 TL yapıyor. KDV de eklendiğinde kabaca 135 TL olması gerekiyor yani.
39 dolar artı KDV olması gereken köprü geçiş ücreti yapılan itirazlardan sonra 88.75'lik fiyata düşürüldüğü açıklandı; yani tam 47 TL düşürüldü. Bunun 12 TL'lik kısmı KDV oranının aşağı çekilmesiyle karşılanması planlanıyor. Ya gerisi? Aradaki fark olan 35 TL; bütçeden, yani cebimizden çıkacak. Adına da 'katkı payı' deniliyor.
Bunun özeti şu; hükümet araç başına en ucuzu 135 TL ( gidiş dönüş 270 TL) ile köprü geçmenin ekonomik olmadığını, iş başa düşünce anladı. Aradaki farkı her zaman yaptığı gibi vergi verenlerin sırtına yükleyerek ucuzlatmaya çalışıyor yani hesapsızca verilen garantilerin parası herhalukarda halkın cebinden çıkıyor. Velhasıl, devletin parasını vererek yaptırdığı köprüyü 22 yıl boyunca işletecek müteahhit firmaya devlet bugün uygulanan 25 dolarlık (88.75 TL) geçiş ücreti ile 39 dolar arasındaki 14 dolarlık farkı ödeyecek.
Bitti mi dersiniz? Ne yazık ki hayır bitmedi...Köprüden geçen günlük geçen araç sayısı 40 binden az olursa devlet eksik geçen araç başına firmaya 39 dolar ödeme yapacak. Geçiş sayısının yıllık olarak hesaplanacağı bu hesapta öngörüyü şöyle yapabiliriz.Köprünün ücretsiz olduğu ve istanbulda yaklaşık 10 Milyon kişinin bayram için ayrıldığı bir dönemde bile bu günlük ortalamanın üstüne ancak çıkıldığı düşünüldüğünde bu fiyat ile sair zamanda devletin köprü garanti sayısı için sürekli ödeme yapacağını öngörmek yanlış bir tahmin olmaz.
Ne güzel bir işmiş böyle "müteahhitlik"....
Son bir madde olarak, şahsen çok önemli olduğunu düşündüğüm ancak üzerinde hiç konuşulmayan başka bir açısını da eklemek istiyorum. Gebze - İzmir otoyolu projesinin 2008 yılı başında yayınlanan ihale ilanında, İzmit Körfez köprüsü üzerinde üç gidiş, üç dönüş şeritli (toplam altı şeritli) karayolu ve bir gidiş bir dönüş iki demiryolu hattı planıyla yer almıştı. Lakin Ağustos 2008'de "1 numaralı zeyilname" ile demiryolu hatları kaldırıldı ve 27 Eylül 2010 günü demiryolsuz Körfez köprüsü ile Gebze - İzmir otoyolu sözleşmesi imzalandı. Bu çerçevede İstanbul - İzmir ulaşımı sadece karayoluna hapsolmuş, hızlı tren hattının ön görülmediği bir ulaşım stratejisine dönüştü. Körfez dolaşımının engellenmesi ile ciddi yakıt tasarrufu yaratacak köprüyü bu yönüyle haklı olarak övenlerin, tren yolu projesinin neden iptal edildiği ile ilgili de mantıklı açıklamaları vardır umarım.
Çok uzatmadan bağlayalım, son kertede ülkenin böyle kapsamlı projelere ihtiyacı var, asla ama asla yatırımlara karşı değilim ancak bir projenin finansman boyutunun bu kadar kötü planlanmasının ve demiryolu gibi çok önemli bir ayağın iptalinin arkasında neyin olduğunu merak etmeden duramıyorum.
Saygılarımla;
Halis ELGİN