By Vural Egemen Sarıgöz on Salı, 07 Haziran 2016
Category: Öykü

Seccade'nin Gözyaşları

​Asım başını iki elinin arasına almış düşünüyordu. Daha yeni evlenmişti hanımı 2 aylık hamileydi ve çok mutluydular. Küçücük evlerinde huzur onlarındı. Asım sabah işe giderken mutlu , eve döndüğünde mutlu , evdeyken mutluydu. Hanımı , Sevda'da öyleydi. Çocuklarının dünyaya gelmesini sabırsızlıkla bekliyorlardı.


Sevda elinde çay tepsisi ile odaya girince Asım'ın düşünceli halini gördü. '' hayırdır , hayatım karadenizde gemilerin mi battı'' dedi latifeyle... Asım, sanki bir derinlikten çıkar gibi derin bir nefes alıp , '' yok öylesine dalmışım'' dedi.

​Güzelce sohbet ettiler , çaylarını içtiler ve yattılar. Gecenin saat 3'ün de Asım manasızca uykusu bölünüp uyandı. Kalkıp yatağa oturdu. Sonra eşinin rahatsız olacağını düşünerek , sessizce çıktı yatak odasından , mutfağa gidip sandalyeye oturdu.

Yine düşüceliydi , kendi kendine '' bir eksiklik var , bir şey eksik'' diyordu. Bunu kendisine günlerdir söylüyordu ancak eksikliğin ne olduğunu bir türlü bulamıyordu.



Sonra bir bardak su içip tekrar yatağına döndü. Yatağa yatınca aklına babasının sözleri geldi '' yatağa yatınca ayetel kürsiyi oku , o zaman melekler seni sabaha kadar korurlar'' derdi. Ayetel kürsiyi okumak istedi ama çoktan unutmuştu. '' Allahu la ilahe'' diyor gerisini ne hatırına ne diline getiremiyordu.



Pişmanlıklar içinde , utanmış bir yüz ifadesiyle uyudu. Sabah, Sevda kahvaltıyı hazırlayıp , eşini uyandırmak için yanına geldi , Asım'a seslendi... Asım uyandı ama yüzü bir tuhaftı , '' noldu hayatım , kabus mu gördün'' dedi hanımı.. Asım '' hayır , ayetel kürsiyi unutmuşum'' dedi... Anlamadı Sevda '' nasıl yani'' dedi...



''Gece bir ara uykum bölündü , tekrar uyumaya çalışırken aklıma babamın ayetel kürsiyi okuyup yatınca meleklerin sabaha kadar bizi koruyacağını söylediği geldi , okumak istedim aklıma gelmedi'' dedi..



Sevda '' her gece yatarken okumazsan unutursun tabi'' dedi.



Kalkıp kahvaltılarını yaptılar , Asım işe geldi ve aynı eksikliği iş yerinde de hissediyordu. İçindeki huzursuzluğu bir türlü gideremiyordu. Eline cep telefonunu alıp babasını aradı , hal hatır sordu sonra da '' baba hani küçükken hep bize ayetel kürsiyi okuyun yatarken , melekler sizi sabaha kadar korur diyordun ya , ben dün gece ayetel kürsiyi okumak istedim ama unutmuşum'' dedi...



Babası Halil Bey ehli sünnet bir adamdı , '' olsun oğlum tekrar ezberlersin , yeter ki sen öğrenmek iste , yeter ki sen okumak iste'' dedi...



Babası oğluna , bu haftasonu memlekete gelin , seni özledik , gelinimizi özledik'' dedi.
Asım '' bakalım baba işlerimi ayarlayabilirsem geliriz inşallah'' dedi.
Selamlaşıp kapattılar telefonu , Asım o gün hep bir şeylerin eksikliğini hissederek çalıştı , sonra iş yerinden bir arkadaşı gelip '' Hadi Asım Bey Cuma namazına gitmiyor musun'' dedi. Asım bu gün günlerden cuma olduğunu bile hatırlamıyordu. '' Geliyorum'' dedi utanarak...



Gidip lavaboya abdest aldı , kollarını kurularken içinden kendisine '' seni namaza davet etmeseler gideceğin yok'' diye kızıyordu.



Arkadaşları ile birlikte sohbet ede ede , caminin yolunu tuttular. Çalıştığı iş yeri cuma namazı saatlerinde kapanıyordu. Her hafta tüm personel cuma namazına gidiyordu ama hiç Asım'ın aklına namaza gitmek gelmiyordu. Hiç kimsede bu güne kadar onu namaza davet etmemişti.



Yolda yürürken , Asım'ı namaza davet eden arkadaşı Selim '' Asım Bey siz hiç cuma namazlarına gelmiyorsunuz , bu benim dikkatimi çekti ve namaza davet ettim , Allah razı olsun sizde beni kırmadınız geldiniz'' dedi... Asım '' hiç kimse davet etmedi bu güne kadar '' dedi.
Selim gülümseyerek ''olur mu hiç , bak Allahu teala insanları 5 vakit ezanla namaza davet ediyor'' dedi.



Hiç böyle düşünmemişti Asım...
Cuma namazını kılıp , camiden çıktıktan sonra içine bir ferahlık geldiğini hissetti , içindeki eksikliği giderememişti ama sanki bir nebzede olsa , bir şeyler tamamlanmıştı içinde...



Akşam olduğunda eve geldi , eşine '' sabah babamlara gidelim mi'' dedi... Eşi Sevda hanım Asım'ın annesi yani kayınvalidesi ile anlaşamıyordu dolayısıyla gitmek istemiyordu ama eşinin üzülmesini istemediği için ''olur'' diyordu her defasında... Asım'da farkındaydı durumun ancak babası ve annesi üzülmesin diye bu konuyu gergin hale getirmek istemiyordu.



'' O zaman sabah erkenden çıkalım'' dediler.



Sabah olup hazırlıklarını tamamlayıp baba ocağının yolunu tuttular , yolda şarkılar türküler söylediler. Bir ara benzin istasyonuna girdiklerinde benzin istasyonunun yanında ki camiden ezan sesi gelince Asım'ın aklına '' Selim'in söyledikleri geldi '' Allah 5 vakit ezanla insanları namaza davet ediyor''...



Benzini doldurup , arabasını benzinliğin otoparkına park edip , eşine '' sen bekle ben 10 dakikaya geliyorum'' dedi.



Sevda marketten bişiler alacağını sandı. Asım doğru şadırvana koşup abdest aldı ve koşar adım girdi camiye , geldiğinde cemaat sünneti kılıyordu, öğlen namazıydı niyet edip tekbir aldı ve öğlen namazını cemaat ile eda edip çıktı. Arabaya geldiğinde eşi Sevda '' nerde kaldın 10 dakika dedin 20 dakika oldu'' dedi.



Asım gülümseyerek arabayı çalıştırdı ve yola koyuldu. Bir güven gelmişti sanki kendisine , şimdi arabanın gaz pedalına daha bir güven ile basıyordu. Sanki fren yapsa arabanın freni daha bir güvenli fren yapacaktı.



Sevda '' han ine aldın marketten'' dedi.
Asım '' markete gitmedim ki camiye gittim'' dedi.
''Ooo Allah kabul etsin paşam'' dedi Sevda.. İçten içe sevinmişti Sevda.. Sevda namazlarını kılıyordu , Asım'ın da kılmasını çok istiyordu ama bir türlü razı edemiyor , kızacağını düşünerek üstelemiyordu. '' içinden Rabbim benim gönlümü biliyor'' dedi...



Nihayet vardılar baba ocağına , hoşgeldinler , hoşbulduklar bitince oturdular , hal hatır sormalar falan derken laf lafı açtı ve saat baya bir ilerledi. Baba Halil bey duvardaki saate bakıp , '' siz oturun ben bir camiye gidip geleyim'' dedi.



Asım hemen atılarak '' dur baba bende geleyim'' dedi.
Halil bey çok sevindi ama belli etmedi sevincini , Baba oğul birlikte camiye gittiler.Yatsı namazını kılıp eve geldiler. Akşam yatma vakti geldiğinde , baba Halil Bey oğlu ile gelinin odasına 2 adet seccade bıraktı. Oğluna '' Asım'ım bu senin seccaden çocukken bundan başkasında namaz kılmazdın , bu seccadeyi bana babam vermişti , sana bu dedenin seccadesi dediğim günden beri çok severdin bu seccadeyi'' dedi...



Hatırladı Asım... Ne çok namaz kılmıştı o seccadenin üzerinde , camiye namazlara giderken bile seccadesini yanında götürür , caminin içine serer üzerinde namazını kılardı.



Herkes yatmıştı ama Asım uyuyamıyordu bir türlü , gecenin karanlığında uçsuz bucaksız düşüncelerin arasında kaybolup gidiyordu. Öyle derin dalmıştı ki düşüncelere , gözlerini tavana kilitlemiş gibi bakıyordu.



Bir ara bir inilti duydu , sağına soluna baktı , bir şey göremedi. Yan komşulardan falan geldiğini düşündü. Bir kaç dakika sonra Asım tam yine derin derin düşünüyorken aynı inilti tekrar geldi bu defa biraz daha yüksek bir sesle... Yine bakındı Asım yine bir şey göremedi , korkmuştu , tedirgin olmuştu , aklına ayetel kürsi geldi. Kaldıkları odada babasının küçük bir kitaplığı vardı. Kalkıp orada daha önce görüp bildiği bir dua kitabını aradı ve buldu. Sayfaları gezinip ayetel kürsiyi buldu. Şöyle bir kaç defa okuyunca ayetler hatırına geldi. 30 kere tekrar edince tamamiyle hafızasına tekrardan yerleşti. Bu kadar kolay ezberleyeceğini düşünmüyordu. Sonra tekrar eşinin yanına yatağa uzanınca başladı ayetel kürsiyi okumaya , tam ayetel kürsiyi bitirmişti ki aynı iniltiyi yine duydu , bu sefer iniltiden çok bir ağlamaklı sesti bu. Kalkıp ışığı yaktı bambaşka bir yerdeydi , burası kaldıkları oda değildi , acayip bir yerdi , sıcak , baskın bir yerdi , sonra ağlama sesini tekrar duyunca başını çevirip karşıya baktı , Seccade havada duruyordu. Kırmızı , üzerinde Kabe resmi olan bu seccadenin eli, ayağı , gözü ağzı , burnu vardı. Çok korkmuştu Asım. Seccade öyle ağlıyordu ki gözyaşları yeri ıslatıyordu.



'' ne istiyorsun'' dedi Asım.. seccade ağlamaya devam ediyordu. Asım bu bir rüya diye düşünüyordu ki , iki tane iri yarı dev gibi adam gelip onu kollarından tutup bir yere doğru sürüklemeye başladılar. Ağlayan Seccade'de arkalarından yine ağlayarak geliyordu. Asım'ın bütün çırpınışları , bütün haykırmaları boşaydı. Onu bir yere getirdiler , ortada kocaman bir ateş yanıyordu , alevi yüzleri yakıyordu , O ateşin üzerine sacdan bir plaka koydular , ve Asım'ı üzerine çıkardılar , ayakları yanıyordu , canı çok yanıyordu. Ağlamaya başladı Asım acıdan... Adamlardan birisi , ''bunun üzerinde namaz kılacaksın'' dedi. Asım'' delimisiniz nesiniz burada namaz kılınır mı'' dedi. Adam'' bunun üzerinde 2 rekat namaz kılmadan oradan inemezsin'' dedi. ve gittiler...



Şimdi Asım , ateşin üzerinde yanında ağlayan seccade ile birlikte kalakalmıştı. Seccade öyle çok ağlamaya başlamıştı ki artık hıçkırıklara boğuluyordu. Asım bağırıyor ve canı çok yanıyordu. Kalkıp ayaklarının altı yana yana , bağıra bağıra tekbir alıp '' Allahuekber'' dedi... Öyle çok bağırıyordu ki yer gök inliyordu onun sesi ile... O bağırdıkça seccade daha çok ağlıyordu. Tekbir getirdi ancak daha fazla ayakta duramadı , ayakları öyle çok yanmıştı ki , yanı üzerine yere düştü.



Seccadeye dönerek '' Yardım et'' dedi... Seccade ağlamaya devam ediyordu.



O demir saç plaka Asım'ı üzerinden attı ve asım ağlayan seccadenin yanına düştü. İkisi de ağlıyordu. Seccade '' o namazı kılmadan bu acı bitmeyecek , birazdan yine gelecek o korkunç adamlar , seni tekrar atacaklar o ateşin üzerine'' dedi..



Asım'' iyi de neden'' diye haykırdı.



Seccade ''bir düşün istersen , dünya da iken kılmadığın onca namazın hesabını ateşin üzerinde 2 rekat namaz kılarak ödeyeceksin'' dedi.



Seccade'ye bakarak ağlıyordu Asım '' iyi de sen nasıl böyle konuşabiliyorsun , sen nasıl bu hale geldin '' dedi.



Seccade'' ben senin seccadendim , çocukken üzerimde çok namazlar kıldın , sen üzerimde namaz kıldıkça ben sevinir , mutlu olurdum , sonra okuldu , işti , evlilikti , hayat mücadelesi derken , önce beni sonra namazı terkettin bizi terkettiğin yetmezmiş gibi bir sürü günaha girdin'' dedi.



Asım'' evet ben namaz kılmıyordum ama hiç kötülük yapmadım , hep iyi insan oldum , hiç günah işlemedim'' dedi.
Seccade '' emin misin günah işlemediğine?'' dedi. Asım '' eminim ben günah işlemedim'' dedi.
Tam o sırada bulundukları yerde duvara bir sinevizyon gösterisi gibi , bir ekran belirdi. Ekran Asım vardı. Asım daha gençken iş hayatına yeni atılmışken ki hali vardı ekranda , bir eve giriyordu. Hatırladı Asım bu evi. O girdiği ev dul bir kadının eviydi. Asım o evde , o dul kadınla zina ediyordu. Apaçıktı herşey, helali olmayan bir kadınla nasıl bir günah işlediğini kameraya çekmişler gibi izledi Asım. Sonra başka bir görüntü geldi , Asım işyerinin parasından bir miktarını evrak üzerinde oynayarak cebine atıyor , sonra akşam işten çıkıp doğru bir oto galeriye giderek çaldığı para ile kendisine bir araba alıyordu. Bunu da hatırladı Asım. Sonra başka bir görüntü de annesine bağırıyordu , annesi ağlyor , Asım'da karşısında bağırarak ona bir şeyler anlatıyordu. Daha sonra başka bir görüntü de yine zina , başka bir görüntü de yine haram , sonra başka bir görüntü de yine başka bir günah , bu şekilde saatlerce sürebilirdi. Asım hala ağlıyordu.



Seccade ağlıyor , Asım ağlıyordu...



Seccade '' gördün mü ne kadar günah işlemişsin , sen sadece namazı bıraktığını sanıyordun. Oysa helalin karın dururken sen haramlara gittin , helalinden para kazanmak varken sen hırsızlık yapıp haram yedin , sen annenin rızasını alamadın'' dedi.



ağlıyordu Asım... Sonra yine geldi o iki adam , alıp Asım'ı tekrar koydular kızgın ateşin üzerinde duran kızgın sac üzerine . Ayakları yanıyordu , canı çok acıyordu...Asım tekbir alıp namaza durdu ama sureleri okumuyor sadece yalvarıyordu.



''Tövbe Allah'ım... Tövbe Ya Rabbim... burası çok kötü Allah'ım... Ayaklarım yanıyor Allah'ım... Beni burada bırakma Allah'ım... İşlediğim bütün günahlara tövbe ediyorum... Bir daha günah işlemeyeceğim , bir daha zina yapmayacağım , bir daha haram yemeyeceğim , bir daha yapmayacağım Allah'ım... Tövbe Ya Rabbim'' diye tövbeler ediyor ve yüksek sesle ağlıyordu. O adamlar '' namazı kıl'' diyorlardı. Asım o ateş üzerinde 2 rekat namaz kıldı... Selam verip namaz bittiğinde o kızgın sac Asım'ı tekrar üzerinden attı. Yere düştüğünden yine seccade ağlıyordu. Asım , kızgın ateşin üzerinden yere düşünce , secdelere kapandı ve secde de iken , '' Tövbe Allah'ım , Tövbe Ya Rabbim, ben çok günahkarım tövbe Allah'ım'' diyerek ağlıyordu.



Sonra birden uyandı.Sevda,babası,annesi hepsi başucundaydı. Sesine gelmişlerdi. Annesi ile Sevda ağlıyordu. Asım bunu bir rüya olduğunu anladı ancak rüyasındakileri hatırlayınca hemen koltuğun üzerinde duran seccadeye baktı. Koşup onu eline aldı , öptü , seccade sırılsıklamdı , ıslanmıştı. Bu defa yine ağlamaya başladı Asım... Annesinin elini öpüp helallik istedi. Babasının elini öpüp helallik istedi. Hanımından helallik istedi.



Kimse ne olduğunu anlamamıştı Asım'da anlatmamıştı zaten , sabah tekrar evlerine döndüler. Asım arabayı satıp parasını tekrar aldığı yere koydu , diğer tüm gübahları içinde tövbe edip duruyor.



O seccade üzerinde namazlarını kılıyor. Bir çantası var boynunda evden çıktığında boynuna asıyor , içinde bir seccade , bir takke , bir tesbih ve bir de kefen duruyor.



Her nerede olursa olsun namazlarını kılıyor , her fırsatta nafile ibadetlerde bulunuyor.



Şimdi o seccade hala ağlıyor ama artık sevinç gözyaşları döküyor. Bundan sonra o seccade Mahşer'de kıldığı namazlara gülerek , sevinçle şahitlik edecek.



Vural Egemen Sarıgöz
02/06/2012

Leave Comments