İlk Söz;
Türk Devletleri Mahkemesi;
Türk Devletleri Başsavcısı tarafında değerlendirilen şikâyetlerin dava dosyasını oluşturması ile birlikte yüksek mahkemeye taşıması neticesinde tarafların ve şahitlerin dinlenerek kararın Yüce Türk Milletine bırakıldığı bir mahkemenin zabıt notları niteliğindedir.
Mahkeme salonu alışılmış salonlara göre daha büyük ve genişti, heyetin arkasında duvarın tamamını kaplayan bir Türk bayrağı ve sancaklara takılmış 16 Türk devletinin bayrakları bulunmaktaydı. Müşteki ve sanıklar için ayrı bir alan ve ortada tanıkların dinlenebilmesi için özel bir alan bulunuyordu.
Dinleyicilerin Türk milleti var oldukça yaşamış kişiler olduğu anlaşılmaktaydı. Börkü başında bir Göktürk eri ve arkasında Çelik zırhı ile bir Osmanlı sipahisi arka arkaya girerler. Ardından Takım elbisesi ve şapkası ile bir Cumhuriyet dönemi gazetecisi not defteri ile mahkeme salonuna girer. Bu şekilde esnaf, öğrenci, âlim din adamı ve askerden oluşan pek çok dinleyici mahkeme salonunu doldurur.
Ardından mahkeme başkanı Oğuz Han Sağ üye Bilge Han sol üye Tonyukuk ve Türk devletleri başsavcısı Attila içeri girer ve yerlerine otururlar.
Mahkeme heyeti de tıpkı izleyiciler gibi kendi dönemlerinin kıyafetleri ile giyinmişlerdi. Oğuz Han başına börkünü geçirmiş uzun saçlarını sırtına salmıştı. Sarkık bıyıkları oldukça bakımlı idi
Zırhının kilit yerlerinde ve omuz apoletlerinde altın işlemeler vardı. Çatık kaşlarının altında kısık gözlerle salonu süzüyordu.
Bilge Hanın ise çelik zırh ve miğfer ile gelmiş. Miğferin üstünde büyükçe bir kartal figürü bulunuyordu. Oğuz Han'ın aksine bıyıkları sarkık değil düzdü Kollarına deriden bileklikler sarmış ve bilekliklerin üstünde Türk boylarının tamgaları bulunuyordu.
Tonyukuk ise ağarmış sakalı ve Osmanlı sarığına benzeyen bir sarık ile Türk oturuşu diye bilinen sağ elini kaftanını ortasına sokmuş vaziyette dava dosyasından bir kısım okuyordu.
Çelik zırhının tam ortasında bir Bozkurt bulunan Atilla tıpkı siluette ki Bozkurt gibi donuk gözlere sahipti. Tüylü bir miğfer takmış. Zırhının üstüne de bir aslan kürkü atmış şekilde oturmaktaydı.
Mahkeme
Oğuz Han'ın konuşması ile mahkeme başlar;
Oğuz Han: Heyetimiz Piri Reis davasını görüşmek üzere toplanmıştır. Taraflar hazır ise sırasıyla çağıralım. Talimatı alan görevli dışarı çıkar, kapı açıldığında dışarda ki büyük kalabalıkta göze çarpar Dışarda pek çok levent, gazi ve ordu mensubu komutanlarının yargılanması ile bilgi için beklemektedir.
Görevli: Piri Reiss. Sanık Muhyiddin Piri Bey
Birden dışarda ve salonda bulunanların burnuna deniz kokusu gelir martı sesleri etrafı kaplar ve kadırgaların sıkışan tahtalarının gıcırtılı sesi salonu doldurur. Leventlerin talimat üzerine yelkeni toplama seslerinin ardından derinden gelen bir sürtme sesi ile kadırganın demir attığı anlaşılır.
Mahkeme kapısında yaşını almış ama dimdik duran zırhını giymiş miğferi başında çatık kaşlı bir Osmanlı kocası belirir. Kılıcının kını üstünde olup yuvası boş durmaktadır.
İçeri girerken bir arama yapıldığı ve kılıcı ile içeri alınmadığı çok belli olan Paşanın durumdan rahatsızlığı hareketlerine yansımıştır. İçeri girer sanıklar için ayrılmış bölüme oturur.
Oğuz Han (piri paşaya dönerek): Ayağa kalkın. Adınız?
Piri Reis: Muhyiddin Piri. Piri Reis olarak anılırım.
Oğuz Han: Babanızın Adı?
Oğuz Han: Doğum yeri ve doğum yılınız?
Piri Reis: 1466 İstanbul doğumluyum.
Oğuz Han: Ne iş yaparsınız?
Piri Reis: İdam edildiğimde Mısır Donanma komutanıydım, Aden şehrinde ki isyanın bastırılması ile ilgili görevlendirilmiştim.
Oğuz Han,
ne ile suçlandığımı neden huzurunuza getirildiğimi bilmek isterim. Ben devlet ve milletim için her zaman gayret sarf etmiş kendi çıkarlarımı asla milli çıkarların önüne koymamış olarak yaşadım ve öyle öldüm. Benim bu mahkemeye getirilmem ancak bana bir züldür.
Oğuz Han: Söz vermeden konuşmayın lütfen, iddia makamı iddiasını birazdan açıklayacak.
(Atilla'ya dönerek) İddia makamını dinleyelim? Piri Reis ile ilgili suçlamalar nedir?
Atilla: Suçlamalar idamı ile sonuçlanan süreç ile alakalıdır Oğuz Han.
Hürmüz kuşatmasında rüşvet alarak kuşatmayı kaldırdığı Basra'da bulunan donanmasını geride bırakarak ganimetler ile Mısıra kaçtığı dilekçede geçmektedir. Bununla ilgili tanıklarımız da mevcuttur. Tanıklardan Basra Valisi Kubad Paşayı tanık olarak dinlemeye davet ediyorum.
Piri Reis: O hainin divanda ne işi var. Leventlerimin şehit olmasında payı olanı kuşatmada bize destek vermeyen haini birde bana karşı tanık mı dinleyeceksiniz!!
Oğuz Han: Nerde olduğunuzu unutmayın Piri Reis beni bir daha sizi uyarmak zorunda bırakmayın ve sessiz olun!
Görevli: Efendim Kubad Paşa geldiler.
Oğuz Han: Bekletmeyin içeri alın.
Kubad Paşa içeri girer.
Oğuz Han: Kubad Paşa tanıklık edeceğiniz mesellerden biri Hürmüz kuşatmasında Piri Reisin rüşvet alarak kuşatmayı kaldırdığıdır. Söyleyecekleriniz nelerdir?
Kubad Paşa: Oğuz Hanım yaşadığım müddetçe Al-i Osman'a şerefimle hizmet ettim hiçbir zaman da Piri Reis gibi rüşvet ve ihanet içinde bulunmadım. Tanıklığıma başvurduğunuz için teşekkür ederim.
Piri Reis: Şu Ramazanoğlu'na bak hele neler söylüyor. Sadıktın da nerede idi istediğim destek leventlerim ziyan olurken kadırgalarımız harap olurken neredeydin Paşa? Hürmüz'den çekilip Basra'ya demirlediğimizde bırak kadırgalarımı tamire yardım etmeyi kırılan küreklerimin bile tedarikine yardımcı olmadın. Cenge katılmadığın halde ganimetten pay istedin alamadın diye ettiklerini inkar mı edeceksin!
Bilge Han: Aranızda tartışmayın, tekrar tekrar uyarmayalım lütfen.
Kubad Paşa: Elinde ki imkânları düşündüğünüzde size sorarım Adeni alıp Maksat ve Kişmi fethedip kaçan Portekizlileri Hürmüz'e kadar takip ettikten sonra kalenin dirayetinin kalmadığı bilgileri gelirken kuşatmayı kaldırmasını neyle açıklanabilir? Başka şeyler de var müsaade ederseniz anlatırım. Halka yaptığı zulümler orta yerde duruyor. Sadece vatan haini değildir korsandır yağmacıdır kendisi.
Oğuz Han: Devam edin.
Kubad Paşa: Oğuz Hanım Hürmüz kalesi kuşatıldığında içerde bulunan adamlarımızdan gelen bilgiler kalenin kuşatmaya fazla dayanamayacağı görüşme için hazırlık yapıldığı kuşatma komutanı ki kendisi Piri Reistir. Para teklif edileceği bilgisi gelmiştir. Bu bilgiler sadece bununla sınırlı değildir. Bölgede bulunan Maksat şehrini yağmalandığı Müslüman halka zulüm edildiği bilgisi de gelmiştir.
Oğuz Han: Devam edin.
Kubad Paşa: Yirmi günlük kuşatmanın ardından Şehrin düşeceği sırada Kale kumandanı Alvaro de Noronha ile altın karşılığı anlaşarak kuşatmayı kaldırmış. Hünkarımızın talimatı olarak dönmesi gereken Basra yerine ganimetleri yüklediği 3 kadırga ile Mısıra kaçmıştır. Biz niyetini önceden anlayıp Mısır Valimiz Mehmed Paşa'da teyit edecektir.
Oğuz Han: Doğru mu bunlar?