Günümüzde en çok tartışılan hatta eleştirilen bir konuya değinmek istiyorum bu yazımda. Milliyetçilik ve İslam. Evet, benim ve çevremdeki insanların en çok tartışma konusu yaptığı bir mesele olarak karşıma sürekli çıktığı için bu meseleyi ele almak istedim. Bu konuya açıklık getirmeden önce toplumdaki anlam kargaşasından bahsetmek istiyorum. Bu mesele üzerine tartışan insanlara her şeyden önce " Milliyetçilik Nedir? " sorusunu yöneltiyorum. Çünkü bu kavramı bilmeden tam manasını anlamadan eleştirmek doğru olmayacaktır. Bu kavram kimisine göre " ırkçılık " kimisine göre " toplumu ayrıştıran bir kavram " kimisine göre " bir milletin kendi çıkarları için çalışması " olarak karşımıza çıkar. Toplumda çıkıp bu soruyu yönelttiğimiz zaman binlerce farklı cevap alacağımızdan eminim. Çünkü toplumumuz dış mihraklar tarafından sürekli bir anlam kargaşasına maruz kalmaktadır. Herkesin aklında farklı fikirler mevcuttur. Sadece bu konuda değil diğer kavramlarda da anlam kargaşası mevcuttur.
Bu sorunu çözmek için en başta yapılması gereken milliyetçilik kavramının açıklığı kavuşturulmasıdır. Bu kavram özellikle İslam'ın yasakladığı " ırkçılık " kavramı ile eş anlamlı tutulmaya çalışılıyor. Irkçılık kelime manası olarak " Kendi ırkını öteki ırklardan üstün sayma ve siyasal tutumunu buna dayandırma eğilimidir. " Yani ırkçılıkta bir ırkın diğer ırka karşı üstünlük duyguları beslemesidir. Bu üstünlük duygusu yaratılıştan gelen bir üstünlük olarak ele alınmaktadır.
Milliyetçilik ise tek kelimeyle " ulusculuk " olarak karşımıza çıkar. Ulusculuk ise bir kişinin mensup olduğu ulusa, millete ait hissetmesi, o milletin mutluluğu için çalışması, kültürünü töresini yaşatması, ecdadına büyük bir minnettarlık beslemesi manasına gelmektedir. Milliyetçilik, psikolojik olarak " mensubiyet duygusu "dur. Yani kendini bir millete ait hissetme, o milletin içinden geldiği, o millete ait olduğunu hissetme duygusudur milliyetçilik.
Anlamları karıştırılan bu kelimeleri açıkladıktan sonra İslam'ın milliyetçiliğe olan bakış açısına bakmak konuyu aydınlatma açısından faydalı olacaktır.
Bu konuda şöyle bir hadis rivayet edilmiştir: Vasile b. El-Eska' anlatıyor: Hz. Peygamber (a.s.m)'e "Kişinin kavmini sevmesi asabiyet/ırkçılık sayılır mı?" diye sordum. "Hayır, asabiyet/ ırkçılık, kişinin kavminin yaptığı zulmüne yardımcı olmasıdır." diye buyurdu. (bk. Ahmed b. Hanbel, 4/107; Mecmau'z-zevaid, 6/244). Bu açıdan bakıldığı zaman kendini bir kavme, millete ait hissetmek İslam'ın karşı çıktığı meselelerden değildir.
Psikolojide sevmek " yakınlık duymak " olarak açıklanmaktadır. İnsanın soyuna, kültürüne, din, ahlak ve töresine, ecdadına yakınlık duyması onu sevmesi zorunlu bir durumdur. Bizim milliyetçilik anlayışımızı ele aldığımız zaman bu anlayış kendi milletinin geçmişine, kültürüne, geleneğine, örf ve adetlerine yakınlık duymak, sahip çıkmak ve onları her durum ve ortamda savunmak olarak değerlendirilebilir.
Milliyet, bir duygu olarak bütün milletlerde mevcuttur. Bu duygunun doğal bir sonucu olarak insanlar milletini korumak, mutlu kılmak ve yüceltmek için gayret sarf ederler. İşte gerçek milliyetçilik budur. Milliyetçilik doğal, beşeri ve normal bir duygudur. Asıl normal olmayan duygu ise ait olduğu milleti sevmemek, onun kültürünü benimsememek; kendi kültürü yerine yabancı kültürleri benimsemek; ecdadına, tarihine düşman olmaktır.Bu sebepten ötürü Türk Milleti'nin milletini sevmesi onu yüceltmek için mücadele etmesi, kendi kültürünü benimseyip onu sevmesi, geliştirmek için çalışması zorunludur. Bu ait olma duygusunun doğal bir sonucudur.
İnsanlar ait oldukları milletin kültürünü severek, yaşatarak ve milletinin mutluluğu için mücadele edere milletine hizmet ederler. Yukarıda dediğimiz gibi bu, ait olma duygusunun doğal bir sonucu olarak karşımıza çıkar. Milliyetçilik bu pencereden değerlendirildiği zaman İslam'a aykırı hiçbir durum ortada yoktur. İslam, yukarıda zikrettiğimiz hadiste belirtildiği üzere insanın milliyetini sevmesine, onun mutluluğu için çalışmasına herhangi bir yasak getirmemiştir.
Ancak bu milliyetçilik anlayışı ne zaman ırksal olarak üstünlük noktasına gelirse işte o zaman İslam ile ters düşecektir. Bir ırkın diğer ırklardan üstün olduğunu iddia etmek, onun üstünlüğünü savunmak ve siyasal, kültürel ve toplumsal olarak bunu baskı yoluyla kabul ettirmek İslam'ın yasakladığı bir unsurdur. Ancak bizim milliyetçilik anlayışımızda böyle bir durum asla söz konusu bile olamaz.
Bizim milliyetçilik anlayışımız ait olduğu milletin geçmişteki yaptıkları ile gurur duyma, onları anlatma, ecdadını sevmek, milletinin kültürünü, örf ve adetlerini sevmek, yaşatmak ve milletinin mutluluğu için çalışmaktır.