Bugün bir soruyla başlayalım. Bana soruldu çünkü bu soru. Ülkücülük sadece slogan atmak mıdır? Ülkücülükte istişare denilen kurum var mıdır? Ülkücülük aklını kullanmadan lider teşkilat ne derse
doğrudur demek midir?
Nasıl olsa bizim yerimize düşünenler var deyip yatmak mıdır ülkücülük?
Ülkücü hareket aleme nizam verme kavgasında deniliyor. Öyleyse aleme nizam vermek için yola çıkanlar önce kendilerine ve teşkilatlarına nizam vermeli.
Ülkücü hareket mensupları için yıllardır istişarenin önemli bir yeri vardı. Çünkü istişare olmayan yerde karmaşa vardır.
İstişare İslam kaynaklarında ve Türk töresinde çok önemlidir. Alınacak büyük kararların tamamı istişare toplantısı yapılarak alınmıştır.
Şurası unutulmamalıdır
insanı pişman eden, kendi görüşündeki ısrardır. Danışılmadan alınan kararlar sadece benim dediğim doğrudur diyerek ısrar etmek bizleri pişman ve perişan eder. Her dönemin ve topluluğun istişare yapma şekli farklıdır.
Bazı toplumlar önce istişare edilecek kişileri toplar karar alırken
Türk hakanları ise, duruma göre hareket edilmesini tercih etmişler, önce, teker teker herkesin görüşünü almalı, sonra da hepsini toplayarak birlikte istişare olunmalıdır demişlerdir. Burada konu istişare etmenin önemlidir şekli değil.
İkinci nokta kimlerle istişare edilmeli sorusudur. Düşünen yorum yapabilen yalaka olmayan kişilerle yapılan istişare ile bir netice alınabilir. Padişahım çok yaşa diyen biri ile istişare yapmanın bir değeri ve mantığı yoktur.
Iste bunun icin ahmakla istişare mağlubiyet getirir. Ahmak insan sadece çıkarını düşünen kişidir. Aklını gerektiği biçimde kullanma yeteneği olmayan kimse ile yapılanacak istişare ile akıllı bir karar çıkmasının beklemek saflık olur.
Bugün ülkücülerin temel sıkıntısı ben yaptım oldu mantığı ile yönetilmeye çalışılmasıdır. Oysa temelinde hürriyetçilik ve şahiyetçilik ilkeleri olan ülkücü hareket için istişare olmazsa olmaz olmalıydı.
İstişare kuralları da yok sayılarak lider teşkilat kıskacında bırakıldı.
Ülkücülük edebiyatı hastalığı ortadan kalmadıkça ne aleme nizam verebiliriz ne de kendimize.
Ülkücü edebiyat diye bağırıp çağırma anlayışı umarım bir an önce ortadan kalkar.
Doğan Ay