Nasıl hoşuma gidiyordu seni dinlerken söylediklerin,
Her konuşman bir umut,
Her sözün bir vaad,
Haykırışların vuslata isyan gibi...
Ya söz verişlerin...
Beklemekden yorulur mu insan? Sırtımda bir küfe, içini molozla doldursalar yüksünmem, taşırım. Sen, sözlerin, umut verişlerin çok ağır geldiniz, yoruldum...Seni sana rağmen korurken ki hallerimi düşünüyorum şimdi, hakkında ne kötü şeyler söylediler. Duymadım, duymak istemedim. Onlar seni konuşurken ben, verdiğin sözleri düşündüm hep, ''derdi nedir ki bu kadar söz versin'' Adam olan neden yalan söyler ki? [Adam dediğime bakma, sözün gelişi o ]
Şimdi ''gidiyorum'' desem, arkamdan etmediğin sözü bırakmayacaksın, her gidenin ardından yaptığın gibi..
Gidiyorum,
Tıpkı bin yıllık bir aşkı terk eder gibi,
Umurunda mı, değil biliyorum. Ben bu yazıyı yazarken senin de halkım gibi bir yerlerinde pireler uçuşuyordu zaten...
Ben alev alev yanarken cehennem ateşinde ülkemle,
Bir öncüden, yolbaşçıdan yoksunsak,
Her birimiz bir yerler de, ayrı telden çalıyorsak,
Ve yobazlık hala 1 numaraysa...
.......................
Turgat Uyar'ın bir dörtlüğü çalındı şimdi kulağıma;
"Evet önümüz bahardır biliyorum
Leylaklar açacak biliyorum
İyi şeyler söylemek de gerek biliyorum
Biliyorum da
Şimdilik bağışla."
[Notun dibi; Yazıya bu resmi bilinçli koydum, ağzımı açıp seni dinler ki hallerim. Belki utanırsın diye beğim]
Hülya ÖZMEN
12/07/2016