Bu sabah verdiğim atasözleri eşliğinde bir soru da benden diyecektim, iç sesim beni uyandırdı.
Olanları bu atasözleri üzerinden düşündürmek istediğimi, açıklayarak anlatmak gerektiğini ihtar eden iç sesime uyuyorum.
Bilesiniz ki Akçakoca Müftüsü gibi düşünen binlerce din adamı var.
Öyle yetişmiş, öyle yetiştirilmiş yüzbinlerce insan var.
Akçakoca Müftüsü elbette Diyanet'in görüşünü söylemiyor.
Fakat Diyanet'te belki sayıca en büyüğü değilse de baskın anlayışlardan birini temsil ediyor.
Ömer Sağlam gibi bilen dostlarımız beni düzeltsinler.
Militan bir anlayış bu.
Selefi oluşumların bize has örnekleri bunlar arasında.
İhvan ideolojisi ve Erbakan siyasetinin ideolojileştirdiği bir din anlayışı.
Fikirleri keskin ve kesin inanmışlık çizgisinde olduğu için müzakereye gelmeleri zordur.
Tartışmazlar.
Doğru tektir ve onların dediğidir.
Bu yüzden, çekinmeden "din budur" derler.
Çekinmeden karar verirler.
Çekinmeden itham ederler.
Çekinmeden ve yaratıcının alanına girdiklerini farketmeden sizi baskılarlar.
Bu tuhaf din bakışı halka da yayılmıştır.
İnsanların hayatlarına değil, nasıl davrandıklarına değil, kendilerinin koyduğu veya seçtiği üç beş kuralı kabullerine ve şeklen uyup uymadıklarına bakarlar.
Bunu göreceğiz.
Görmezsek daha beter hallere düşeceğimiz açık.
Türkiye bunları tartışacaktır, tartışmalıdır.
Bilesiniz ki Fetö, türlü cemaatler, türlü türlü badeci şeyhler istisna değildir.
Bu damar bizde din diyerek böyle bizim susmamızlagüçlendi ve şimdi hepimizi susturarak, kıstırarak devam etme derdinde.
Burada din iman yoktur, kişi ve grup yağması vardır.
Hâkim siyaset tam da bu dilden yürüyor.
Yıllardır o dilden bu dilden hatırlatanlar dinlenmiyor, hala uyanmadık.
Fetö işi bile bizi uyandırmadı.
O kadar feci bir durumdayız.
Konuşacaksak bunu konuşacağız.
Çözeceksek bunu çözeceğiz.
Yoksa din diye dinin reddettiği herşeyi bize dayatan sahtekârlardan kurtulamayız.
Siyasete bakan, bu sahteliğin en olmayacak örneklerini görür.
"Ayasofya İmamı'na ne oldu?" diyecektim, bunun için diyemedim.
Bu durumda soruyu şöyle sormak lazım: "Her tarafımız Ayasofya İmamlarıyla doluysa ne yapacağız?"