Bakacağız.
Göreceğiz.
Konuşacağız.
Mutlaka konuşacağız.
Yolu yordamı vardır.
Usulünce konuşacağız
Yönetenleri eleştireceğiz.
Mutlaka eleştireceğiz.
Yolunca yordamınca eleştireceğiz.
Onlar düşman değil.
Eleştirenler de değil.
Maalesef konuşturulmadık.
Örnek çok.
Bugün birini hatırlatacağım.
Hatırlayın!
Açılım sırasında eleştirenlere neler dendi.
Televizyonlarda dolu ağız sözüm ona özgürlükçüler, her cümlede kürt, zaza, çerkez, laz.. demeyi adet edinmişlerdi.
Apaçık bölücülüktü.
Üstelik kanunlara göre suçtu.
Birisi Türk derse "işte bu faşistlik, ırkçılık!" diye saldırıyorlardı.
Konuşturmadılar.
Kanun nizam dinlemediler.
Çünkü arkalarını hükumete, Fetö'ye dayamışlardı.
O ülkenin kanunlarını hatırlatanlara baskılar sırasında, PKK bomba yerleştirirken devlet güçleri de durduruldu.
PKK dağdan indi, şehre elini kolunu sallayarak girdi.
Hemen hendekler kazılmaya başlandı.
Bombalar yerleştirilmeye başlandı.
Hızla işgale giriştiler.
Asker-polis, olanın farkındaydı.
Askerler, 288 olay bildirdiler.
Valilerden müdahale için izin istediler.
Çünkü yetki de terörle savaşanlardan alınmıştı, valilerdeydi.
Valiler "Hayır" dediler, "Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler!"
"Açılım var".
İşi, Diyarbakır'da bir askeri birlikten bayrak indirmeye kadar vardırdılar.
Askere-polise "Dokunma!" dediler.
O zaman feryad ederek yazmıştım.
"Bir yiğit asker de mi kalmadı ki bu adamı o direkten tek kurşunla indireydi!
Tıpkı Kıbrıs'ta bayrağı indirmeye çalışan Ruma yaptığımız gibi."
Ve Türkiye'nin şehirleri PKK'ya böyle teslim edildi.
Sonra açılım ortaklığı mecburen bozuldu.
Öyle bir anlaşma zaten olacak şey değildi.
Türkiye'ye bağlı aileler, kişiler korucular neler neler çekti.
Çok kimse kızıp küsüp tavır değiştirdi.
Bunları Türkiye konuşmadı, anlamadı.
Akademik hayatımızda tezler yapılmadı.
Araştırmalar, raporlar varsa da -inşallah vardır- bizim haberimiz yok.
Sonrası malum.
753 şehidi bu açılımın PKK'ya şehirlerde kazandırdığı tünellerde, yollara, evlere yerleştirilen bombaların patlatılmasıyla verdik.
İnsan kaybettik, imkân kaybettik, birliğimiz bir kere daha derinden yarıldı.
PKK ve HDP, 50 yılda alamayacağı psikolojik mesafeyi 2 yılda aldı.
İyi mi oldu?
Böyle pek çok örnek var ki, konuşulmadığı için yanlışlar yaptık ve çok şey kaybettik.
Konuşsak, tartışsak bunlar belki olmayacaktı.
Olamayacaktı.
Devlet aklını hatırlayacaktık.
Bu zulmün büyüğünü böyle yaşamayacaktık.
Türkiye, Demirel'in tabiriyle "Konuşan Türkiye'ydi".
Susan ve susturulan Türkiye isteyenler öne çıktı.
Değiştireceğimiz bir büyük arıza da budur.
Ekranlardaki Sahibinin Sesi Korosu'na bakmayın.
Ülkeye ve kendilerine iyilik etmiyorlar.
Kim, olana ve olguya bakarak eleştirene hain demeye varan sözler ediyorsa biliniz ki hain odur.
Fetöcü odur.
PKK'lıdan daha zararlı olan odur.
Düşman dediklerimizin trilyon dolarlarla yapamayacağını yapan odur.