Din üzerinden konuşmayı sevmediğimi hep söylerim.
Kültür haline gelmiş bir anlayış olarak insaf konusundan gireceğim.
Eski hayatımızda bazı tabirler çok kullanılırdı.
Mesela, "İnsaf dinin yarısıdır" cümlesi.
(Hadis diyenler çoğunluktadır.)
İnsaf dinin yarısı isebiz neredeyiz?
Altı gündür Türk Ordusu'nun emekli Amirallerini topa tutanlarda insaf var mı?
Bunlara "Kantarın topuzunu kaçırdınız" diyen ve hizaya getiren bir kamuoyu var mı?
Bir kaç gün önce reform açıkladık.
Cumhurbaşkanın'nın konuşmasına yansıyan maddeler arasında birisi çok ironikti: "Kimse sabah altıda gözaltına alınmayacak".
Bu insanlar sabah altıda göz altına alınmadılar mı?
Bunları konuşan, "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?" diyen var mı?
Sayılacaklar sıra sıra..
Herkesi, her kurumu ölçüye sığmaz cümlelerle ayağa kaldırdık.
Bu bombardıman arasında insanlar herhalde bizim bilmediğimiz şeyler var demeye başladılar.
Böyle bir "algı operasyonu" başlatıldı.
Uyanık olanlar, aynı üslupla yürütülen kumpasları hatırladılar.
İnsaftan nasibi olmayan görülmemiş eza cefayı hatırladılar.
Yalanları-dolanları, iftiraları hatırladılar.
Dinden bahsedenlerin dinden habersiz davrandıklarını hatırladılar.
Memleketisahtelikler cehennemine çevirenleri hatırladılar.
Ya bu Amiraller bildirisi tepkileri de onlardan biri ise?..
Şu anda, karşımda ağzı köpürerek konuşan ekran gediklisi sözüm ona profesör bu sözlerinden dolayı ne diyecek?
Hatırlıyorum: O ve diğerleri Kumpas döneminde ettikleri sözlerin hangisinden dolayı özür dilediler?
Hangisinden suçlandılar?
Hangisinden hapse girdiler?
Bu kadar ölçüsüz, kuralsız, kişiye göre hareket eden bir ülke haline mi geldik?
Hak hukuk adalet nerede?
İnsaf nerede?
Yine o koro vitrinde.
Sabah akşam ekrandalar.
Atıp tutmaya, insafı bilmem kaçıncı kere lime lime etmeye devam ediyorlar.
Ve çok maaşlı, çok imkanlı, hiçbir sorumluluk duygusu ve endişesine girmeden hareket eden, ehliyeti kendinden menkul bu zevat dindar öyle mi?
Cuma mesajları arasında bunlara dikkat edenimiz var mı?
Demek istediğim şudur:
İlk gün yazdığım gibi, Amiraller bir doğruyu yanlış sundular.
O kadardır.
Benim görmediğim başka da varsa çıkar ve usulünce gereği yapılır.
Bu kadardır.
Dört gün gözaltı süresi dört gün daha uzatıldı..
Çünkü Türkiye'yi ayağa kaldırdık.
Yorumlarda insaf arayan bulabilirse bulsun.
Bu yaşanan manzara nedir Allah aşkına?
Cumhurbaşkanı'ndan başlayarak herkese yayılan kampanyada onlarca insanlık ayıbı ve belki suçu var.
27 Nisan, 28 Şubat'la söze başlayan konuşmacılarda bir kıyaslama aklı ve insaf var mı?
"Dün neler oldu?" diyenlerin saydığı hemen her şeyi toplasanız bir Balyoz mağduriyeti eder mi demiyorum.
Hatırlatıyorum.
Bu bir kamplaşmanın ezberleri ve günde yirmi defa duyduklarımız.
Türkiye'nin gündemi bu mu, bunlar mı?
Kimi neden korkutuyoruz?
Kime gözdağı veriyoruz?
Sopa ile korku ile karartma ile bir yere varılamayacağını görmedik mi?
Kötünün kötüsü bir manzara var.
Kötü idare edilen bir süreci daha yaşıyoruz.
Yönetenlerimiz bunu görmelidirler.
İnsafla bakarlarsa görürler.
Memurları ortalığa salarak, binlerce karşı bildiri yayınlayarak, yayınlatarak, pireyi deve yaparak, gerdikçe gererek bunlar ne anlaşılır, ne de memleketin her hangi bir problemi çözülür.
Bana "Memleketin büyük mağduriyeti nedir derseniz, bunları konuşan veuyaran aydınlardan mahrumiyettir" derim.
Mehmed Emin merhum, "Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet/ Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir." diyor ya...
İşte dediği budur.
Aydının memleket derdi ve hakikat dışında bir hesabı olamaz.
Biz, hiçbir siyasinin, güç odağının, algı merkezinin.. ağzına bakmayarak -eğer mümkünse- soğukkanlılıkla bunları söyleyeceğiz.