By A. Yağmur Tunalı on Pazartesi, 14 Aralık 2020
Category: Siyaset

KAFA KARIŞIKLIĞI HER YERDE

Aslında kafa karışıklığından çok kafa karıştırma var.
Algılar yaratılıyor ve yönetiliyor.
En azından böyle bir gayret var.
İyi niyet ve samimiyetten uzak bir aldatma kurgusu hayatımıza hakim.

Dikkat edin, üç gündür varsa yoksa Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı adaylığı.
Adam Meclis konuşması sırasında onlarca belge üzerinden onlarca konu söylemiş.
Çok da etkili.
Çok da önemli.
Çok da temel mesele.
Hayır, arada ettiği "Aday olamayacağımı kim söyledi?" dedi ya, kurgu merkezi "hah bulduk!" dedi.

Tek cümleyle bilemediniz iki cümleyle bitirilecek konu temcid pilavı gibi dönüp dönüp önümüze sürülüyor.
Benim için, sizin için, azıcık düşünen herkes için durum açık: Diyorlar ki: Aman problemler konuşulmasın!
Aman ekonomik sefalet konuşulmasın!
Aman hırsızlıklar, rüşvetler, yolsuzluklar konuşulmasın!
Aman yağma konuşulmasın!
İletişim Başkanı, bakan yardımcısı, danışman ve bürokratların çok yerden maaş alması konuşulmasın!
Aman israf konuşulmasın!
Konuşulmasın!
Konuşturmayın!

Diyelim, bunu güçle, zorla yaptırdık.
Ne zamana kadar diyebileceğiz, ne zamana kadar yaptırabileceğiz?
Deniz bitmek üzereyken mi, bittiğinde mi?
Bu iletişim çağında devleti kapatsanız da bilgi bir türlü sızmaz mı?
Görünmez denen görünmez mi?

Dün gece Habertürk'te tartışma vardı.
İçler acısıydı.
Güya araştırmacı, güya gazeteci, güya hoca insanlar bu algı sahteliğine hararetle koşuldular.
Utanmadılar, sıkılmadılar.
Sırıttılar.
Pişkin pişkin devam ettiler.
İçlerinden biri "Konuşulacak neler neler var, onları niye konuşmuyoruz?" deyince de aynı pişkinlik devam etti.
"Kılıçdaroğlu adaylığı kendisi gündeme getirdi, biz getirmedik ki? Konuşmayalım mı?" dediler.
Kardeşim konuş da değeri kadar konuş.
Adam açıkladı, partisi açıkladı, üç gün konuşuldu.. daha neyi konuşuyorsunuz?
Konu ilk anda netleşti.
Neyi anlamaya çalışıyorsunuz?
Hangi öküzün altında hangi buzağıyı arıyorsunuz?
Esasa gelseniz ya...

Onlar da arada gerçeğe dokunur gibi bir şey söylüyorlar ama onu değersizleştirip üzerinde durmayıp hemen adaylığa geçiyorlar.
Karartma uyguluyorlar.
Konuşulanları unutturmak istiyorlar.
Bir propaganda merkezinin dediğine uyuyor, uyguluyorlar.

Çünkü problemler o kadar açıkta ki..
Çünkü dertler o kadar ağır ki..
Çünkü derdi açan o kadar açık ki..

Şunu da söylemek lazım: Kılıçdaroğlu da siyasi hayatının en başarılı konuşmasını yaptı.
Bu herkes için önemli olmayabilir.
Önemli olan dedikleri.
Bunları konuşanı duydunuz mu?
Bu arkadaşlar, her gün çam deviren iktidar mensuplarının, baştakilerin hangi sözüne takıldılar?
Hangi eleştiriyi getirdiler?
Hangi yanlışa yanlış dediler?
Kılıçdaroğlu yalan söylüyor diyen politikacılara, ne zaman "yapmayın, etmeyin, hangisi yalan?" dediler?
Din iman derken, ne zaman doğruyu aradılar, ne zaman dinin istediği gibi davrandılar?
Ne zaman haklara dikkat ettiler?
Ne zaman şu buraya yakışmadı dediler?
Ne zaman iyileri iş başına getirmek lazım dediler?
Ne zaman iyiden ve doğrudan yana oldular?

Düşündüm..
Bu sahtelik karşısında susuyoruz.
Bu mikrofonları insan içine çıkamayacak hale getirmiyoruz.
Doğruyu ve güzeli aramıyoruz.
Yani, sahtelik bizde.
Biz doğru olsak bu kadar çarık çürük adam yıllardır yalan dolanla bizi dolandırmaz, dolandıramaz.

Ve vicdan mahkememde bir hüküm de verdim:
Türkiye bu sahibinin sesi kadrosunun pabucunu dama atmadıkça bu çıkmazdan çıkamaz.

Related Posts

Leave Comments