Sabah sabah Volkswagen'in Manisa'da kuracağı fabrikadan vazgeçtiğini duyunca içim acıdı.
Üzülmekle yetinemedim, kızdım, ülkem için iyiden iyiye hayıflandım.
Adamların gidişinin sebebi gayet açık: Reform reform dedik yine bir şey yapmadık.
Yanlışlara yeni yanlışlar ekleyerek devam ettik.
Hiç şüpheniz olmasın ki Volkswagen, hak hukuk tanımadığımız için vazgeçti.
Keyfî uygulamalarla geldiğimiz belirsizlikten kaçtı.
Anayasa mahkemesi kararını uygulatamayan bir anarşiden dolayı vazgeçti.
Aihm kararını tanımadığımız için vazgeçti.
Siz buna onlarca madde daha eklersiniz.
Volkswagen gitti de biz ne olacağız?
Nasıl bir yıla girdik?
Yönetenlerin, kavgadan vazgeçtiği, siz de kim oluyorsunuz, demekten uzaklaştığı muhalif-iktidar ikisi de benim demekten kurtulduğu bir yıla mı girdik?
Bu kibrin bize kaybettirdiklerini düşündükleri bir yıla mı girdik?
Bu tutumun bizi batağa götürdüğünü gördükleri bir yıla mı girdik?
"Bizim adam" seçiminin getirdiği yıkımı gördükleri bir yıla mı girdik?
Hâlâ, sadece kendini düşünen bir bencilliğin kıskacında mıyız?
Hâlâ muhalefetsiz bir Türkiyede miyiz?
Ben yine sık sık, "Partilerinizden bana ne, memleketi düşünün!" demeye, hatırlatmaya ve yalvarmaya devam mı edeceğim?
Esefler ki bu sorular gündemdedir...
Yeni yılda yeni olan bir şey yok.. değişen bir şey yok... Yok.. yok!
Gereken reformlar için bunları halletmenin şart olduğunu sıkça söylemek ihtiyacındayız.
Ona buna ayar vermeye kalkmaktansa kendine ayar vermeyi düşünmek insan için de en gerekli özelliktir.
Devlet hayatı için bundan fazlası lazımdır.