Şu tank palet fabrikası tartışması bir türlü bitmiyor.
İyi ki bitmiyor diyebilirsiniz.
Olanı biteni anlamaya çok yardımı olmasa da iyi.
Çünkü hiç olmazsa örtülü işler gündeme geliyor.
Kapalı rejim havası biraz olsun dağıtılıyor.
Son üç günlük tartışma başka.
Hayretle izliyorum.
CHP Mersin Milletvekili'nin ettiği cümle tuhaf.
Savunulacak bir tarafı da yok.
Yalnız adamın kastı ordunun satılması değildi.
Israrlar üzerine bunu yayın içinde de söyledi.
Konu orada öyle kapanır giderdi.
Cumhurbaşkanı'ndan aşağı talimatla herkes "ordu düşmanlığı ediliyor" diye ekranlara dökülmezdi.
Diyelim ki, fırsat buldular ve saldırıya geçtiler, CHP bir açıklamayla konuyu kapatabilirdi.
"Öyle demek istemedi, öyle anlaşıldıysa özür dileriz.." bu kadar.
Ne onlar bunu yaptı ne de hükumet pireyi deve yapmayı bıraktı.
Gerçi yine durum değişmezdi diyeceklere de hak veririm.
Çünkü..
Çünkü, bu bir kamplaşan Türkiye manzarasıdır.
Bu kamplaşmada gerçek arayışı yoktur.
"Sen ne dersen de ben seni yiyeceğim" anlayışına gelindi.
Aynı şeyi bir aydır hdp ile anayasa yapma tartışmasında da yaşıyoruz.
Dört parti birden "yapmadık", diyor, "hayır yaptınız" diyoruz.
Aynı onun gibi "Vay sen ordunun manevi şahsiyetiyle nasıl oynarsın?"
Benim için asıl dikkat edilecek husus işte buradadır.
Çünkü burada temelden bir yanlış anlama ve Türkçesizlikle karşı karşıyayız.
Her konuda olduğu gibi.
Türkçe dikkatimiz olsa zaten bu hallere düşmezdik ve kimse de kimseyi kolay kolay kandıramazdı.
Bunu hep tekrar ediyorum.
Geçenlerde bizim Ahmet Bican Ercilasun Hoca da bir dost grubunda "Yağmur her şeyi Türkçesizliğe bağlar." dedi.
Biraz abartılı bulunan ve bilerek öyle kurduğum bu tavrım bana kalırsa doğrudur.
Olan biten de çok zaman bunu doğruluyor
Bu hadisede de öyle.
Ali Mahir Başarır, diyelim ki ettiği o cümleyi geri almadı.
O cümlede "Orduya hakaret" ettiği söylenip duruyor ya..
Halbuki adam orduya çatmadı ki?
"Orduyu sattınız" cümlesi doğrudan orduya edilmiş bir söz değildir.
O cümle orduya çatmak değil ki?
"Sattınız" dediği kimlerse onlara çatıyor.
Orduyu satmanın kötü bir şey olduğu düşüncesiyle konuşuyor.
Orduyu sakınıyor.
Türkçe bakımından bu budur.
Önüne arkasına, sağına soluna baksanız da bu budur.
Bu nokta üzerinde duranı ben dinlemedim.
Türkçe bakımından ve birbirimizi anlama bakımından önemlidir.
Kimseyi koruma kollama gayretiyle değil, Türkçe açısından baktığınızda durum budur.
Hiç olmazsa bu manasız tartışmanın böyle bir manası olsun!
Bu dikkati konuşalım.
Daha doğrusu ve iyisi, sahteliği bırakalım.
Doğru anlayalım, doğru konuşalım.
Gerisi kör döğüşüdür.
Bu konuşmalarla ne karşı çıkanların ordu dostluğu isbat edilmiştir
ne de ötekilerin.
Balyoz'u, Ergenekon'u ve daha nice kumpası hatırlatmanın manası yok.
"Dostluk düşmanlık orada bellidir" demenin de şu devrede faydası yok.
Çünkü Türkiye o konuların da hesabını görmüş değildir.
Problem hesap görmemektir.
Hemen veya en yakın zamanda olan neyse hesabı görülür.
Devlet bunu yapar.
Yapmadık, yapmıyoruz, yapamıyoruz.
Bulduğumuz taşı karşımızdakine atıyoruz.
Buradan iyi bir şey çıkmaz.
Çıkacağımız yer bu anlayıştır.
Döneceğimiz çıkmaz sokak burasıdır.