"Hâlin ne ise, müşteri sen oldun o hâle,
Kenan Rifâî Büyükaksoy
Noksânı meğer Adl-i İlahî'de mi sandın?"
Güzel bir insanla başımıza gelenler ve insan iradesi üzerinde konuştuk. Söz, insanın nereye kadar hür olduğundan kadere kadar uzandı.
Bu beyitte, "kader" ve "mukadderat" kısmı saklı kalmak kaydıyle müthiş bir psikolojik çözümlemenin şifresi var sanki. Tam anlamasam da öyle hissettim.
Bugünün yaygın bedavacı din anlayışını kökünden sarsacak bir bakış bu.
Bütün yapıp ettikleriyle sorumluluğunu üstlenecek bir gerçekçi anlayışın merkezinde 'insan'ı gören bir bakış.
Ferdi(birey) ve şahsiyeti sorumluluk ekseninde gören bir bakış.
Sanki, buradan giderek bir düzeltmeye girme ihtiyacındayız.
Galiba, siyaseten olanlar da, kanmalar-kandırmalar da bunu bilmemekten geliyor.
İşlerimizde dinden konuşmayalım, diyoruz.
Mecbur kaldığımız bir durumdur.
Konuşacaksak da böyle konuşalım.
Bu beyitte bildiğimiz ucuzluk yoktur.
Düşünce var, düşündürme var, sorumluluk var, anlama var, anlatma var.
Bunu yapanlar, yapabilenler var.
Onlar da din uydurmalarından bunaldıkları için laik ve seküler bir tavrı benimsiyorlar.
Öyle rahat edebiliyor, düşünebiliyor, konuşabiliyorlar.
Düştüğümüz duruma bakar mısınız?
Bugünün en büyük derdi sorumsuzluk.
Ve buna da dini âlet etmek.
Dinin reddettiği şeyi dine yamamak.
Sanki Yüce Tanrı bizim her dediğimizi yapmak mecburiyetinde -sıfatı koymaya içim elvermiyor- bir yaratıcı.
Yaratıcıya talimat veriyoruz.
Duayı böyle anlıyoruz.
İbadet dediğimiz onu borçlandırmadan ibaret.
Sadece onu değil herkesi, hepimizi.
Dinden bahsedene herşey mübah oluyor.
Hırsızlık, haksızlık.. herşey.
Beni mazur görünüz, söyleyeceğim: Bu anlayışın kötülüğü karşısında Batı kilisesinin engizisyon ahlakı geride kalır.
21. asra göre düşünürseniz bu söz çok doğrudur.
Bugünün Müslümanlığı medenî görünmüyor.
Bin yıl medenî görünen din bugün bizim elimizde böyle.
Bugün böyle bir din algısı var.
Kendimize din uyduruyoruz.
Yoksa olanlara rıza gösterir miydik?
Buna engel olamadığımız için, kullananların kullanma gücünü kesemediğimiz için dinden konuşmayalım diyoruz.