By Emel Uysal on Cumartesi, 01 Mayıs 2021
Category: Yaşam

Çalışkan İnsanların Omuzlarında

Kulaklarıma kazınan 2 cümle var, onu paylaşmak istiyorum sizinle.

"Çizmelerimi çıkarayım da, sedye kirlenmesin" Mayıs- 2013

"Senin de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramın Kutlu Olsun Anıtkabir'in girişinde simit satan çocuk..." Nisan 2014 

Yaralı Soma işçisinin ilk cümle, diğeri de kızımın..

Şu son cümle de büyük önder Atatürk'ün...
"Vatan ve Cumhuriyet çalışkan insanların omuzlarında yükselir."

Hayalimdeki Türkiye'de;
güvenlik önlemleri kar marjlarını tehdit ettiği için tedbir almak kabusu gören işverenler yüzünden işçiler ölmüyor.

Örgü yelekli, basma etekli ablalar, maden kapılarında, hastane önlerinde gözünde yaşla beklemiyor.

10 yaşındaki çocuk "eve ekmek götürmek" zorunda kalmıyor.

Kadın, sırf kadın olduğu için işyerinde taciz, baskı ve zorbalığa maruz kalmıyor.

Sosyal güvenlik unsurları herkese eşit muamele ediyor.

Sermayenin kazanç hırsı, "insanlık" kavramına yeniliyor.

Bütün çocuklar yatağa tok giriyor. Okula gitmeleri gereken saatte okulda, oyun oynamaları gereken saatte oyuncaklarıyla beraber oluyor.

Cebindeki 12 lirayı karısına bırakan babalar, son 50 lirası ile 3 parça odun alıp, saç kurutma makinesi çalıştırarak çocuğunu ısıtan anneler intihar etmek zorunda kalmıyor.

Bebekler açlıktan ve hastalıktan ölmüyor.
Yürür gider bu liste.

Turgut Özakman Çılgın Türkler kitabında bir diyalog kullanır. "Gomtanım, Anadolu'da pehlivan çok. Ama başpehlivan bu sıtmadır. Ondan sonra yoksulluk gelir, sonra mütegallibe, sonra mültezim, sonra eşgıya".

Sıtma nöbeti geçiren Albay Fahrettin Bey'e söyler Seyis Köse bu cümleyi. Sıtma nöbeti vatan savunmasına engel değildir, bunu da görür bu ülke. Tıpkı böbrek ağrısının, kırık kaburganın olmadığı gibi. Zira vatan nöbeti, işlerin en kutsalıdır. Saygı olsun o çelik atlılara...

Sözün sonunda şunu söylemek istiyorum.
Köklerimiz soylu, destanımız şanlı da olsa, medeniyetler yıkıp, medeniyetler de kursak, dünyayı yüzlerce yıl yönetmiş de olsak, zor şartlarsa geri aldığımız ve çok kan dökülmek bahasına savunduğumuz bir ülkemiz var. O kan hâlâ oluk oluk akıyor ne yazık ki...

Hak, hukuk ve adalet toplumun geneline ama ille de devlete farzdır. Adaletli olunuz, toplumsal refahı ve adil gelir dağılımını şiar edininiz der tüm dinler. Özellikle İslamiyet ise "İşçinin ücretini, alınteri kurumadan ödeyiniz" der.

Bugün 1 Mayıs. İçinde bulunduğumuz salgın hastalık şartlarından ötürü, bir çok işyeri işçi çıkardı, bu insanlar evlerine, çocuklarına boyunları bükük gitmek zorunda kalıyor. Ekonomik destek vaadleri ne derece işe yarıyor, buna dair bir bilgim elbette var. Bu sebeple hep söylediğimi tekrarlıyorum. "Komşumuz açken, uyuyamayız." Çantanızda fazladan çikolatalarınız hep olsun.

İşyeri, iş, çalışma kavramları literatürde geniş bir kapsama alanına sahiptir. Fabrikasında, ofisinde, evinde, barakasında, inşaatında, kışlasında, dağ başında, şehir merkezinde işini iyi yapmaya çalışan herkesin 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlu olsun.

Daha ferah günlerimiz olacaktır.

Yitirmeyin umutları.

Sevgiyle... 

Related Posts

Leave Comments