KURULTAY ve SONRASI "Tıp fakültesinde ilk kez kadavra başına toplanan öğrenciler baya bir merak ve ilgiyle kadavrayı incelemektedirler…Profesör dersine başlar .Ve tıpta iki şey doktorlar için çok önemlidir der.İlki insan vücuduyla ilgili hiçbir şey sizin için iğrenç olmamalıdır..Örneğin ;der hemen ardından parmağını cesedin k...na sokar ve çıkartıp kendi ağzına götürür.Hadi bakalım...
Milliyetçi Hareket tabanı, cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir işe imza atıyor!
Yoldaşlarımla birlikte şarkılarla, türkülerle yola çıktık. Bayrak sallayarak, Ankara yoluna düşmüş ülkücülere bozkurt çekerek, bizi selamlayan millet azalarına korna çalıp el sallayarak...
Şairin "bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik" dediği gibiydik yolda. Öyle ki, iki tekerimiz 5 km arayla patladı, toplam 4 saat güneşin altında, suyumuz sigaramız bitmiş vaziyette tamirci yahut kurtarmaya gelecek araba bekledik. Fakat bu bile neşemize gölge düşüremedi, hem arabaya kurtarıcı, hem hepimizi Ankara'ya kadar götürecek bir minibüs yollayan sayın Coşkun Ünal Beyefendi'nin alicenaplığı ile bindiğimiz yeni araçta hala şarkı, türkü, marş söyleyebiliyor, bozkurt çekerek etrafı selamlayabiliyorduk.
Kongre dönüşünden bir kesiti paylaşarak ilk gözlemimi aktarmak istiyorum. Sevgili dostum Alihan, "sevgiyi hissediyorum biliyor musun?" dedi bana bir anda, durduk yere. Ve ben tam o esnada, Ozan Arif'ten "çünkü temelinde sevgi yatıyor" dizesini geçiriyordum aklımdan... "İlginç bir şekilde, bütün süreçten aklımda kalan tek şey, yıllar sonra yeniden bir sevgi hissettiğim" dedi. Kesinlikle öyle dedim; Kurultay'ın en büyük kazanımı budur. Devlet Bahçeli denen sevgisiz adam, zaten, Erciyes Zafer Kurultayı geleneğimizi bu yüzden baltalamıştı. İlk amacı, ülkücülerin bir araya gelmesinin yaratacağı efkar-ı umuminin, ülkücülerin kolektif zihninde mayalanacak bir topyekün muhalefetin önüne geçmekti, bu sayede her muhalif ülkücü tekil kalacak ve bir araya gelerek karşı koyamayacaktı. İkinci amacı da sevgi bağlarımızı zayıflatmak, birbirimizi fiziken görmediğimiz için kolayca küfredebilen, hakaret eden, tezyif eden, hukuk gözetmeyen adamlar olmamızı sağlamaktı. Ülkücüleri sevmeyen ve bunu nihayet ülkücü iradeyi hakaret, iftira, görmezden gelme ve en vahimi yalan haberler yayma suretiyle bastırmak yolunu seçmesiyle ispatlayan Bahçeli'ye karşı en büyük kazanımımız bu sevgi bağlarını yeniden tesis etmeye başlamak oldu.
Ülkücüler, sadece MHP'nin değil aynı zamanda Türk siyasi tarihine geçecek olan demokrasi ve hukuk mücadelesinde kelimenin tam anlamıyla destan yazıyorlar.
1 Kasım sonrası başlayan bu mücadelede, engelli bir maratonda koşarcasına Balgat'ın önlerine çıkardığı bütün engelleri bir bir aşıyorlar. Siyaset akademilerinde ders olarak okutulacak şekilde verilen bu demokrasi ve hukuk mücadelesi henüz nihai hedefe ulaşmamış olsa da birçok şeyi kanıtladı ve gerçekleştirdi bile.
Mesela söz konusu mücadele en başta; MHP'nin birilerinin babasının çiftliği gibi yönetilemeyeceğini ve eninde sonunda Ülkücülerin buna rıza göstermeyeceğini kanıtladı. Bununla beraber bu destansı mücadele;
Yıl 2005 ateşli ocak gençleriyiz;
Alternatifsiz tek liderimiz Devlet Bahçeli.
Lider, Teşkilat, Doktrin üçlemesiyle bizim gözümüz de tartışmasız.
Tartışmıyoruz ( Tartışamıyoruz!) ama içten içe de bir memnuniyetsizliğimiz yok değil, acaba daha iyisi olabilir mi ?
Akp belâsı yeni türemiş, memleket Tayyip diye kaynıyor, bu sevimsiz adamı bizim tartışılmaz liderimizin imkanı yok yenemeyeceğini biliyoruz...
Ümit Özdağ diyorlar genel başkan adayıymış.
Kimmiş ki?
Profesörmüş, iyi de hitabı varmış, hem çalışkanmış iyi de koşturuyormuş.
Acaba bu adam bizi yükseltir mi?
Ocaklarımız ülke de söz sahibi bir kurum haline gelir mi?
Partimizi iktidara taşır mı ?
Daha tanımıyorduk, her gün adam hakkında yeni bilgiler edinip hadi canım sen de gibisinden, ufak ufak heyecanlanıyorduk, öyle ya bizim genel başkan iyi adam, hoş adam ama biz biliyorduk ki onunla güzel suhulet içinde yaşayacaktık, başka bir iddiamız da yoktu ! Bu yeni adamın hiç bir şeyi yoksa bile iddiası vardı...
Kaybettiğinizi bazen zaman geçince anlarsınız...
Siz aslında 1 Kasım'ı doğru değerlendiremediğiniz ve değerlendirilmesine izin vermediğiniz gün kaybettiniz.
Siz aslında kongre için imzalar toplanmaya başladığında, bunu küçümsediğinizde, yeterli sayıyı bulamazlar diye ülkücülerin cesaretini, harekete sahip çıkma anlayışını, şahsiyetli tavrını aşağıladığınızda kaybettiniz.
Siz aslında, sizi seçen delegelerin yarısı önünüze 548 imza koyduğunda, bunu hiçe sayarak kaybettiniz. Siz aslında kanunun ve tüzüğün verdiği hakkı kullanan ülkücülere, mahkemeyi adres gösterdiğiniz gün kaybettiniz.