​Oluyor-olmuyor, şurasıydı-burasıydı derken çılgın proje "Kanal İstanbul" güzergâhı nihayet belli oldu. Güzergâh için Çatalca mı, Silivri mi daha iyi olur derken en uygun mevki olarak tespit edilen Küçükçekmece –Sazlıdere - Terkos hattında karar kılındı. *** Tartışmalar aynı… Kanalın doğaya vereceği zararları anlatan uzmanların hepsi satılmış, hepsi düşman, hepsi hain… Yok, efendim ...

Diyelim ki, yükseklik fobin var ve benim gibi yükseğe yani en üste çıkmaya korkuyorsun… Ya da mazoşist bir kişiliksin ve şahsının mutluluğu "kaybetmek" üzerine kurulmuş. Veyahut da kendini şamandıra sanıyorsundur; bulunduğun kapta sular taşmayıp hep aynı seviyede durabilsin diyedir bütün çabaların… Belki de ligin başka ülke liglerine kafa tutabilmesi ve bir kazaya uğramadan tek parça ola...

​CHP, bol aksiyonlu geçen ilçe kongrelerinin ardından önceki gün nihayet İstanbul İl Başkanını seçti. Medyada, çiçeği burnunda başkanın kadın oluşu yansıtılarak sempati oluşturulmaya çalışılıyor ama her fırsatta Atatürk'ün partisi olduğunu iddia eden CHP'lileri yalanlayan şeyler var ortada... *** Öncelikle bir konunun altını iyice çizelim… Samimi, dürüst, vatansever, iyi niyetli dostları...

 Bazı arkadaşlarımız uzun zamandır CHP hakkında yazmıyorsun diye kızıyor ve çok iyi bildiği halde sırf can sıkmak için "Yoksa sen CHP'li misin?" diye soruyordu. "Ben ise CHP diye bir parti yok ki, neyini yazayım? Kuruluş felsefesine ihanet etmiş olan, çoğu zaman Türk'e kurşun sıkanlara sığınak olmuş olan bir parti benim için yok hükümdedir. Bir gün iktidar olurlarsa onların da yanlı...

​Aslında önemsiz göstermek için "İthalat Lobiciği" mi demeliydim bilemiyorum...Döviz lobisi, faiz lobisi, yırtık kot lobisi vb hep konuşulur; kürsülerde vara yoğa atılıp tutulur fakat nedense ithalat lobisi hakkında konuşmaz iktidar sahipleri… Gerçi çok eski yıllarda "Avrupa'dan erkek ithal edip neslimizi ıslah edelim" diyen deyyuslar da çıkmıştı bu topraklardan ama asıl Özal'lı yıllarda...

​Adam, bizi Turan'a götüreceğim diyerek yetmiş model kapalı kasa bir kamyona doldurup yirmi sene dolaştırdı; bir de baktık ki AKP'nin arka bahçesine getirmiş... Kontak anahtarını da sarayın şoförüne vermek üzere... Yolda arabamızı durdurmaya, yolumuzdan alıkoymaya çalışan birileriyle yaptığı yüksek perdeden tartışmalar geliyor aklıma: Meselâ, Bozkurt ve eşref-i mahlukat tartışmalarından&...

​Sözlüklerin söylediğine göre küçük ve büyük baş hayvanların yenilebilir bütün iç organlarına sakatat denilir. Bunlar yürek, ciğer(kara olanı), böbrek, dalak, işkembe, beyin, uykuluk, koç yumurtası(veya kibarca billur), kuzu gömleği, ince ve kalın bağırsaktır… Ayrıca tavukların taşlığı da sakatat sınıfına girer… Ülkemiz insanının sakatat yeme kültürü oldukça zengin olup, hayvanın aklınız...