Hikâye bu ya… Bilirsiniz, halkına ekmek bile veremeyen Stalin, dünyaya kendi meşrebince nizam verme hayaliyle yanıp tutuşuyordu. Bırakın halkına ekmek vermeyi, ölüm ve zulümden başka bir şey vermiyor, bir gün bir etnik grubu sürgün edip ölüme yolluyor, bir gün başka bir dinî grubu kurşuna diziyordu; Rusya sınırlarını aşıp dünyanın diktatörü olmaya çalışan Stalin… İşte vatandaşının sefil ...
Ne kadar kaçmaya çalışsak da yüzleşmediğimiz sürece acı mı, utanç verici mi, iğrenç mi desem? Hepsi birden demek daha doğru olur. O korkunç gerçek, hiçbir yerde değilse bile rüyalarda kabus olup üstümüze çöküyor. Küçücük bir çocuk dile getirilemeyecek bir vahşetin sonunda katledilmiş, toplum infial halinde ayağa kalkmış, yayın yasağı getirilmiş ama aile bireyleri neler görmüş, neler yaşa...