Ellerimi koyacak bir sandalyem bile yok
Ağır düştüm avluda belki de ondandır bu
Risaleler, pasajlar, enkazlar ortasında
Bir dans etmiştim güzün günah muhtemel buydu
Telif Hakkı
© Emrah Birgül @ tahtaPod.com
Ellerimi koyacak bir sandalyem bile yok
Ağır düştüm avluda belki de ondandır bu
Risaleler, pasajlar, enkazlar ortasında
Bir dans etmiştim güzün günah muhtemel buydu
© Emrah Birgül @ tahtaPod.com
© Emrah Birgül @ tahtaPod.com
Deniz eylülde bir başkadır.
Yok, henüz temmuz ayındayız.. Denizi seyrettiği falan da yok. Barbunya pişirirken dalmış olmalı. Benlikler değişir çünkü, hayatlar değişir, geçmiş ve gelecekte değişir. Us da mekan da değişir.
Kadınlar barbunyayı nasıl isterse öyle pişirir.
Dışarısı hala sıcak
Evin sesinde sessizlik var. Evi temizleyip, barbunyayı ayıklayıp, aklını didiklerken garip şeyler olacağı hissi, sessizlikten ona ulaştı. Radyoyu açtı, hotel california çalıyor. Mutfak dolaplarından kıvırcık saçlı bir genç kızın gölgesi geçti. Masanın yanında duran boş iskemle 'sen ağlama' dedi. Ayakta kalmış sevgiliye bir kedi tünemişti. Bilirsiniz, birilerinin bir yerlerde hep durduğuna inanılmak isteniyor. Müziğin sesi ile dağılmıştı tedirginlik. Memnuniyetle masadaki kuru çiçeklere gülümsedi. (sahi ya kaç gün geçmişti sarı çiçekler verileli) Çiçekleri sera sevinciyle alışını hatırladı. (bu arada sarı gülün manası masumiyet değil kıskançlıkmış).Çiçeklere bir de yanılgısı için gülücük atacaktı ki yaz geldiğinde ne çok uyuyorsun diye fokurdadı ocaktaki çay.