Yine, yeniden seçim vakti. Yine Türk milliyetçileri paramparça, bırak paramparça olmayı, adeta düşman kardeşler gibi uzak uzak uçlara dağılmışlar. Herkesin kendi doğruları, kendi gerekçeleri var, var elbette ama sanki aynı milletin neferleri değillermiş gibi, sanki aynı acılardan gelmiyorlarmış gibi bir kaşık suda fırtına kopuyor, koparılıyor, vefasızlık baş köşeye konulmuş adam kayırmacılığı desen gırla, en acısı da hareketin kendi öz evlatlarını kendi içerisinde yabancılayıp yok eder hale gelmesi. Milletini, ülkesini candan aziz bilen insanlar olarak hem ülkemizin hem de ülkülerimizin içine düştüğü, düşürüldüğü bu içler acısı hâlin, o hâlin yarattığı çaresizliğin ve bütün bunların sonucu ağına düştüğümüz onulmaz acıların tarifi yok. Siyaset desem öküzün boynuzlarında, solda CHP sağda AKP. Aslında yok birbirinden farkları, aynı bağın gülleri onlar. Milletin umudu mu, sormayın boş yere, en iyi ihtimalle bir başka bahara.
Sayın Bahçeli seçim sonuçları ardından bu açıklamayı yaptı: “Önümüzdeki günlerde çok şey değişecektir, her şey değişecektir. Öyle gözüküyor. İnşallah Türkiye değişmez.” Açıklamanın " inşallah " ile başlayan cümlesine kadar herhalde herkesin beklediği bir durum tespiti. İşin sırrı " inşallah " ile başlayan cümle. Sayın Bahçeli " inşallah Türkiye değişmez." ifadesi bir durum tesbiti mi yok...
Bir umut, küçücük, minik bir umut,
Minnacık bir adım olmalı somut,
Vicdan sahibine gerekmez komut,
Bir sorumlu arıyorum, yok mudur?..