Izdırapta derman bulan bu gönlü, hüzne terk eden ne? Topçu'ya göre mesuliyet, Cemil Meriç'e göre merhamet... Lügatta farklı mânâlara gelen bu iki mefhumun hakikâtte özü bir. Dil, cemiyet ruhunun aynasıdır ve bu ayna o millete mensup münevverler sayesinde geleceği yansıtır. Hakiki mefhumlara değil, uydurma kelimelere itimât eden sapkın "aydın"larımız bir asır sonrasını düşünmeye me...
Suyun şehâdet getirdiği vatan toprağı sancağa selâm ettiğinde, şehitler sûret değiştirerek yeryüzüne iner. Hâk ehli, ilmini mefkureye varan yola taş ettiğinde, soğuk ırmaklar kaynar, cihân sarsılır. Ehil kişi, bu eşsizliğin mânâsını Hâk'ta arar. Tefekkürüyle cihana "nizâm" verse de nefsini öldürdüğünden marifeti şahsında değil tefekkür rahmetini bahşedende görür. Marifet ehli, şüphesiz k...
Âşık, gönül hançerini ölüm kınından çıkarmaz çünkü "ölümü bilerek yaşamak" sevgiliye duyulan muhabbetin kelâma dökülmüş hâlidir. Aynada sevgilinin sûretini gören Türkoğlu, "Hüsn-ü Aşk" misâli vuslatı hicranla doyurur. Bezm-i âleme selâm eden fıtrat, insanda gizliyken; Hak aşkıyla yanan insan cihana sığmaz, kâinatı aşar. Ruh ile bedeni ayrı tutan "tenâsüh" inancına değil insandaki şa...
"Önce selam, sonra kelâm" diye buyurmuş Peygamber Efendimiz. Selamın en güzelini kelâm ile verdikten sonra, şahsiyetinin tekâmülüyle kelâm olan insan üzerine henüz mânâ aleminde zerre olamayan tahlillerimi muhterem okuyucuyla paylaşma arzusundayım. Bu mecradaki ilk karalamamı, derin bir mahcubiyetle kıymetli vaktinize sunuyorum.
Bergson'un zaman tasavvuru üzerine fazlaca düşündükten sonra vakte "kıymetli" sıfatını takdim ettim. Kıymetlidir çünkü, şahsiyeti oluşturan tarih vakti de biriktirir. Tarihi mesuliyet kesesine koyup âciz omuzlarımıza yük diye yüklediğimizde, acziyeti aşma noktasında cihâna sığmayan bir adım atmış oluruz. İnsan mesuliyeti ve tecrübeyi harmanlayarak, şahsiyetini tamamlar. Şahsiyetinin parçası hissiyatıyla, cihânı aşar. Bergson'un, saat ile ölçülen zamanı "soyut" olarak nitelemesi şüphesiz ki bu gerçeğe dayanır.