Takvimin son yaprağı süzülürken boşlukta
Zaman bir değirmenmiş öğütüldük amenna
Tüm renkler siyah beyaz; akıp giden olukta
Göz boyayan renklerle avutulduk; amenna
tozlu yolların kızıl
mazlum kanına yas mı tutuyor toprağın
semada asılı kalmış çığlığın
tecavüze uğrayan kadınlarının
feryadı kadar masum sesi
unutmadım seni Hocalı
daha vermedim ki son nefesi
ağlamasını bilir bizim çocuklar
annemizin üzerimize örttüğü yorgan gibi
sıcacıktır gözyaşları
vakit hasrete durur
gecedir, ayazdır, soğuktur
saklar karanlık hıçkırıklarını
sesleri boğuk boğuktur
Sen tutmalıydın
yüreğimi yakan bakışlarınla
buz tutmuş ellerimi…
şiirler anlamını yitirir
zamanın keşmekeşliğinde
"Suna boylum" ağıdı anlatır bizi
demli çay eşliğinde
"Arkamda dur yavrum" demiştin bir gün
Ben verdiğim sözün arkasındayım
Geçmişe bakarak ölsem de her gün
Senden kalan izin arkasındayım
Oğuz töresince, irticalen
Sen yalnız değilsin, kırk kara nöker
Vallahi... Billahi... Seninle şimdi.
Uçtuğun gökte al yalımlı ülker
Vallahi... Billahi... Seninle şimdi.