Göz zâhiri görür, gönül bâtını,
Beni kalbinle sev, göz ile sevme.
Hak'tan çıkar aşk sırrının bütünü,
Ayan halinle sev, giz ile sevme.
Size bir hikâye anlatacağım,
Arzu'yla Vefâ'nın hikayesi bu.
İçini tasvirle donatacağım,
Zaten bu şiirin tek gâyesi bu.
Atılacaktı öne kadın. Tıpkı erkek gibi "İşte buradayım, aslan gibiyim, özgürüm, bir şeyleri başarmanın mücadelesi içindeyim" diyecek, terslenmeyecekti! Bugün bile yer yer kadının mücadelesi yadsınmayacak, öyle ya? Hangi çağda?Hangi mekânda?Niçin?Gereği ne? Sahneye çıkacaksın, şarkı söyleyeceksin! Bize yakışır mı? Töremiz var, namus anlayışımız katıdır diyeceksin! Namus salt sana mı mahsu...
Dilini ısırdın,sözleri yuttun,
Coşkun seller gibi çağlarken hem de…
"Biraz dinlen" diye beni uyuttun,
Kanayan yaramı bağlarken hem de…
Hüzün yağmurları gönlümde seldi,
Çağlamamak için tuttum kendimi.
Gözyaşım, kirpiğin ucuna geldi,
Ağlamamak için tuttum kendimi.
Gece vakti beni efkara salma,
Mart zamanı geçti! Geç kaldın kedi.
Boşa ümitlenip, ayazda kalma,
Mart zamanı geçti! Geç kaldın kedi.
Güzeli, çirkini yokmuş kulların,
Gönlü geniş ile dar olan varmış.
Geçilmez olanı yokmuş yolların,
Aşılması biraz zor olan varmış.
Dinle anlatayım; nasıldır huyum,
Kumaşı giyerim, keten istemem.
Zor beğensem bile, işte ben buyum,
Pamuklu severim, saten istemem.