İÇİMİZDEKİ ÇOCUKLAR ÖLMESİN!..
ATATÜRK diyor ki:
"Bütün Cihan bilmelidir ki artık bu Devletin ve bu Milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur.
Yalnız bir kuvvet vardır. O da Millî Egemenliktir.
Yalnız bir makam vardır.
O da Milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir."
Evet!
İşte Bugün, Türk Milletinin Ezeli ve Ebedi Başbuğu, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün bu Muhteşem ve Tarihi sözleriyle ifade ettiği Ulusal Egemenliğimizin ilanının 100. yılıdır.
23 Nisan 1920, Türk Milletinin iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi'nin açıldığı ve Milletin Egemenliğinin ilân edildiği tarihtir.
23 Nisan 1921'de çıkarılan 23 Nisan'ın Milli Bayram Addine Dair Kanun ile, O gün, Türkiye'nin ilk Ulusal Bayramı ilan edilmiştir. Adı da "23 Nisan Millî Bayramı" idi.
ATATÜRK, 23 Nisan 1929 tarihinde bu Bayramı, geleceğimizin teminatı olan Çocuklara Armağan etti!..
Böylece 23 Nisan ilk defa, 1929 yılında "Çocuk Bayramı" olarak kutlandı.
1935 yılında çıkarılan "Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun" ile "23 Nisan Millî Bayramı"nın adı "Millî Hakimiyet Bayramı" haline getirilmiş, "1 Kasım Hakimiyet-i Millîye Bayramı" ile "23 Nisan Millî Bayramı" birleştirilmiştir.
20 Nisan 1983'te "Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun"da yapılan değişiklikle, 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı'nın adı, "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" oldu.
Ben, öncelikle bütün Çocukların ve sonra da hepimizin "23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI"nı kutluyorum.
Bu Bayramı Çocuklara armağan eden Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve TBMM'de o kararı alan bütün Üyeleri Rahmet ve Minnetle anıyorum.
Işıklar içinde yatsınlar...
Ben her zaman olduğu gibi yine Evimin bütün pencerelerini, Balkonlarını Ay Yıldızlı Bayrağımızla süsleyeceğim!
Vatana ve Bayrağa, Türk'e ve Türklüğe Düşman olanların gözüne sokarcasına!
Ve suratlarına haykırarak;
Ne Mutlu Türküm diyene!
Keşke bu Bayramı daha iyi şartlarda kutlayabilseydik!
Maalesef Türk Milleti, bütün Dünyada çok zor mücadelelerle kazanılan Egemenliğin kendisine Yüz Yılın Lideri bir büyük İnsan tarafından Altın Tepsi'de sunulmasının kıymetini pek iyi anlayamadı!
Ona yeterince sahip çıkamadı!
Bu Benim Sitemimdir.
Fakat aslında onlar için çok da kolay değildi bu Emaneti taşımak!
Kolay değildi bu Büyük Sorumluluğu Üstlenmek!
Çünkü, Asırlardır Kul, Teba diye aşağılanan, kendisi Köle olmasa bile Kölelik yaşamış ve iradesini başkalarına teslim etmeye alışmış Arap Toplumlarıyla iç içe yaşamış bir Milletin, kendilerinin Egemen olacağı sisteme adapte olmaları ve içlerine sindirmeleri çok kolay olmuyordu!
Hele bir de işin içinde onu devamlı olarak baskılamış olan Töre, Din ve Gelenekler manzumesi varsa!
Üzgünüm!
Keşke Atatürk'ün Çizdiği Yoldan, Gösterdiği Hedeflerden Sapmalar olmasaydı!
Muasır Medeniyetlerden geri kalınmasaydı!
Ama Umutluyum!
Ya da en azından umudumu kaybetmek istemiyorum!
"İçimizdeki Özgürlük Duyguları sönmesin" istiyorum!
Ve "İçimizdeki Çocuklar Ölmesin" diyorum!
Çünkü her türlü İğrençliklerin zirve yaptığı şu Dünyada Saf ve Temiz olarak sadece Çocuklar kaldılar!..
Bugün sizlere, Kurucu Mecliste 23 Nisan'ın nasıl ULUSAL BAYRAM olarak ilan edildiğini, nasıl tartışmalarla Kanunlaştığını yazacağım.
Hem de, Kurucu Meclis'in Resmi Tutanaklarına dayanarak.
Buyurun!
Tarih; 23 Nisan 1921.
Meclis'in açılışının birinci yıldönümünde Saruhan (Manisa) Milletvekili Refik Şevket (İnce) ve 11 arkadaşının verdiği bir Kanun Teklifi görüşülüyor.
Teklifin adı;
"Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ilk Yevmi Küşadı (Yıldönümü) olan 23 Nisan, Ayad-ı Milliyedendir (Ulusal Bayramdır)".
.....
Ve, Tutanaklardan Kanun Önerisi üzerindeki Görüşmeler;:
Vehbi Bey (Konya);
Efendiler, bu gibi bayramlar Ulusun yüreğinden doğar.
Gösteri yapmakla Bayram olmaz.
Böyle gösterilerle Ulusun manevi gücünü kuvvetlendirmek istersek, bunlar geçicidir.
Bunlarla güçlendirilmez, rica ederim.
İçinizde bir tek Hıristiyan yoktur.
Ezanı Muhammedi okunuyor da katiyen aldırış etmiyoruz.
Ulusumuz Milli Amacını tam olarak elde ettiği gün, yüreğinde gerçek bir Bayram yaşanır.
Rica ederim, böyle Kanuna ne ihtiyaç var?
Bayram, gösteri, bir şey yapmaz.
Söyleyeceğim budur Efendiler.
Yahya Galip Bey (Kırşehir);
Hoca Vehbi Efendi hiçbir vakit doğru düşünmüyor!
Eğer sizin fikrinizi bu Ulus taşımış olsaydı, bu Meclis toplanamazdı!
Bu öyle bir Ulusal Bayramdır ki, bunun üzerinde hiçbir Bayram düşünülemez!
Millet, Kurtuluş ve Mutluluk Belgesini o gün (23 Nisan 1920) almıştır.
Hoca Efendi Hazretleri, bugünü Gökteki Melekler bile yüceltiyor, siz niçin yüceltmek istemiyorsunuz?
Sizi buraya gönderenler İNGİLİZLER idi!
Siz buraya kendiliğinizden gelmediniz!
Başkan:
Rica ederim Yahya Galip Bey!
Yahya Galip Bey (Kırşehir);
Bu bir gerçektir Efendim.
Efendi Hazretleri buraya İngilizlerin vasıtasıyla ve aynı zamanda Özel Trenle gelmiştir!
Hamdi Namık Bey (İzmit):
Ben de şahidim!
Tunalı Hilmi Bey (Bolu):
Evet, İngilizler göndermişti!
(Şiddetli gürültüler).
Yahya Galip Bey (Kırşehir):
Ne Patırtı ediyorsunuz Efendiler?
Ben kimseye hakaret etmiyorum!
Ne zaman ki böyle bir Milli Bayram olur, Memleketin Sevinçli anları olur, bunun içine "İslam Ahlâkı" sokarlar!
Her gün her fırsattan yararlanarak temcit pilavı gibi bunu söylemekten ne çıkar?
Celal (Bayar) Bey (Saruhan):
Efendiler, biz esir olmayı reddediyoruz.
Bağımsız olarak yaşadık ve yaşayacağız.
Bu bizim hakkımızdır.
Rica ederim, bu İslamlar için de büyük bir gün değil midir?
Ali Şükrü Bey (Trabzon):
Vehbi Efendi Ulusun seçmenleri tarafından buraya gönderilmiştir.
Kutsal Savaşımızın daha başındayız.
Esirlik halkasını atmak istiyoruz.
Bu işi bütün Ulus yaptığı halde başarı bize mi aittir?
Mesela bir ordunun başarısı bir kumandana mı (Mustafa Kemal Paşa) ait olacak?
Meclis'in kendi kendine, "23 Nisan'da burada toplandığım için bugünü bayram yapıyorum" demesi uygun değildir!
Fevzi Efendi (Malatya):
Pek yanlış söylüyorsunuz!
Muhittin Baha (Pars) Bey (Bursa):
22 Nisan'da bize hıyanet etmiş bir adam (Padişah) ve onun takımı vardı.
Ulus başsızdı.
Ulus burada, 23 Nisan'da ilk sözünü söyledi ve bu Ulusal Davaya atıldı.
Yoktan bir Ordu çıkardı.
Milletin başına musallat olan Halifeyi orada yalnız bıraktı.
Yalnız Türklerin ve Anadolu'nun değil, bütün İslam Aleminin hayatını ve geleceğini kurtaracak bir Ulusun temellerini 23 Nisan'da attık Efendiler!..
(Alkışlar).
Müfit Efendi (Kırşehir):
Efendiler, bugünün bir Milli Bayram olması gereklidir!
Refik Şevket (İnce) Bey (Saruhan):
Koca tarihi canlandırmak Şerefini, koca bir tarihi yeniden yaşatma görevini üzerine alan Meclisimiz bu günü elbette ve elbette değerlendirecek, Kutsallaştıracak ve bunu Torunlarına Yadigâr bırakacaktır!
Buna inandığım içindir ki, Yüksek Kurulunuza bu Önerinin Oybirliği ile Kabulünü Teklif ediyorum!
Refik (Koraltan) Bey (Konya):
Efendiler, 23 Nisan'dan önce düşmanlarımızın bizim için söylediği, "Türk Ulusu Bağımsızlığa layık değildir" sözünü işte bu Büyük Güne ulaşmakla yalanlıyoruz.
Bu Günün Ulusal Bayramlarımızdan biri olmak üzere Kabulünü Rica ederim.
Başkan:
Efendim, kabul edenler lütfen el kaldırsın.
Kabul edildi efendim!
Şimdi kabul ettiğiniz Kanun gereğince bugün Resmi Tatil olduğundan, Pazartesi günü toplanmak üzere oturumu kapıyorum!
(Kaynak: TBMM Zabıt Ceridesi Devre 1, Cilt 10, sayfa 70-74).
...
Evet Türk Milleti,
Sevgili Dostlarım;
Bir Kırşehirli olarak Çocuklarımıza Armağan edilen bu Bayram'ın kabul edilmesinde büyük gayretleri olan Milletvekillerini kutluyorum ve özellikle de Doğduğum İl'in yani Kırşehir'in Milletvekilleri Yahya Galip ve Müfit Bey'lerle gurur duyuyorum!
Işıklar içinde yatsınlar.
Türk Düşmanları, İngiliz, Amerikan beslemeleri, Yobazlar o zaman da vardı, bugün de varlar!
Yarınlarımızda olmasınlar inşallah!
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı hepimize kutlu olsun!
23.04.2020 - Ramazan Akpınar
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.