SEN BANA ÖRDEK DEDİN

Saat 02.30 uyku yok gözlerimde. Ne kadar koyun varsa saydım. Bir türlü uyku uğramıyorum gözlerime.

Ne yapsam bilmiyorum!

Şöyle bir iki kelam edeyim facebook üzerinden. Sonra vaz geçtim. İblis dürtüyor gece gece. La oğlum bi git. Rahat bırak beni.

Şimdi bir şeyler yazmak mı yazmayı bırak bir şeyler düşünmenin zamanı mı? Her şeyin bir vakti zamanı olur değil mi? Demokrasilerde böyle galiba. Bir konuda görüş belirtmek zevzeklik yapmamak için sabah olmasını beklemek en büyük demokrasi erdemidir.

Gecenin 02.30'unda bir şeyler yaz sonra ayıkla pirincin içindeki beyaz taşları.

Yok dedim iblise. Yok olmaz bu saatte. Tam darbe saatlerine yaklaşıyoruz. Merhaba desem "kime dedin kim beğendi niye bu saatte dedin beğeni yapanlarla nereden tanışıyordunuz…" soru içinde soru.

Uzak dur iblis zevzeklik yapma.

Sabaha ne kaldı şunun şurasında? Biraz daha sabret bakalım. Hele gün aysın diyeceğini o zaman dersin dedim kendi kendime. Kendimi de kendim ikna ettim elbette.

Benden darbeci olmaz darbesever de çıkmaz (12 eylul cunta anayasa halk oylamasına hayır dediğim aklıma geldi buraya not edeyim ne olur ne olmaz) ama gel bunu muktedirlere anlat. Anlatana kadar bakmışsın epey süre geçmiş.

Neyse uyku yok yazmayı bırakın düşünmüyorum bile zevzeklik yapma korkusuyla. Merhaba demenin darbe ile ne ilgisi olabilir diyen arkadaşlar için bilinen bir fıkra ile konuyu başlayayım:

SEN BANA ÖRDEK DEDİN

İki arkadaş sohbet ederken, biri diğerine aniden bir yumruk atmış. Yumruğu yiyen, kızgın bir şekilde doğrulmuş ve çenesini ovuşturarak sormuş:

- Ne oldu be adam, ne güzel sohbet ediyorduk. Durup dururken niye yumruk attın?

- Bana ördek dediğin için.

- Yahu nereden çıkartıyorsun? Ben sana ördek demedim...

- Evet, açıkça ördek demedin ama hava bulutlu dedin. Hava bulutlu olunca ne olur? Yağmur yağar. Yağmur yağınca ne olur? Su birikintisi olur. Su birikintisinde de ördekler yüzer! O halde havanın bulutlu olduğunu söylemekle, sen bana ördek dedin!

Doğan AY