SIĞLIK!..
Zaten bana çok uzak olan bir sektör ama diyelim ki Volkan Konak'a ödül vermem gereken bir durum olsa ben kendisine o ödülü vermem. Ve bu düşüncemi başka birini bulmaları için yetkililere tez vakitte bildiririm.
Volkan Konak sadece bir örnek;
Neden Volkan Konak'a ödül vermeyi red ederim?
Sanatını beğenmediğimden mi?
Hayır.
Doğrudur, sadece Volkan Konak'ın icra ettiği değil son yıllarda moda olan aşırı abartılmış Karadeniz şivesi ile icra edilen popüler / hafif müzik zevkime hitab etmiyor. Ama diğer yandan da Volkan Konak Karadeniz bölgesinin müziği üzerine tam ihtisas sahibi biridir. Yani o yörenin kültürel tarihini, folklorik yapısını, teorisini çok iyi bilen, eğitimini almış, yaptığı işe hakim biridir.
Tavrım Volkan Konak'ın kendisini siyasi yelpazenin solunda konumlamasına da değil.
Volkan Konak'a tepkili olmamın asıl sebebi sergilediği riyakarlık, samimiyetsizliktir.
Sahnelerde ağzından barış pıtırcığı, hümanist lafları düşürmeyip Atatürk'ün ve Atatürkçülüğün arkasına sığınırken aynı anda Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyetin bayrağına, birliğine, bütünlüğüne göz diken, elinde askerimizin, polisimizin, öğretmenimizin, çocuklarımızın kanı olan pkklı canilere terörist diyemeyen, hatta teröristlerin hedefleri doğrultusunda bölücü siyaset yapan hdp'lilere 'kardeşim' diyerek kucak açanla benim dünya görüşüm tamamiyle zıttır.
İstediği kadar sanatçı olsun, başarılı olsun...
Hatta söz konusu Volkan Konak değil, isterse mezarından Mozart çıksın, benim için fark etmez.
Ama maalesef ülkemizde kendini 'sol' diye sınıflandıran bir kesimin büyük çoğunluğu bu 'hümanist', 'sevgi dolu' laflarla süslü göstermelik 'Atatürkçülüğün' ardına sığınarak bölücülük yapılmasına tav oluyor. Bu da ülkemizin 'sol'unun ne kadar sığ olduğunun göstergesi.
Altın Portakal ödüllerinde henüz konuşması bitmeyen Nilay Yalçın'ın eline ödülünü tuhaf bir hareketle tutuşturan Tamer Karadağlı'da, davranışını Nilay Yalçın'ın siyasi duruşu ile açıklamaya çalışmış.
Nilay Yalçın HDP'li olduğu için öyle yapmış falan...
Eğer Karadağlı Nilay Yalçın'ın siyasi duruşunu önceden biliyordu ise, neden ödül vermeyi kabul etmiş, bilmiyordu ise, Nilay Yalçın'ın hdp'ye yakınlığı davranışının açıklaması olamaz...
Zaten kendisi de sahnede öyle bir tutum sergilemiyor, ödülü neden verdiğini soran Yalçın'a "Ödülünüz elinizde kutlamanızı, teşekkür etmenizi istedim." diyor.
Muhtemelen Karadağlı kimsenin anlamadığı bir sebepten öyle davrandı ve sonradan gelen tepkilere karşı savunmasını bu memlekette her zaman kabul görecek olan ‚milliyetçilik' zeminine çekti…
Bu satırları yazarken kendi kendime kızıyorum.
Çünkü ürettiği sanattan ziyade magazin yaşamları ile varlıklarını sürdürenlerden oluşan bir sektör söz konusu. Normalde hayatta beni ilgilendiren bir konu değil.
Maalesef Türk Sineması (Türkiye'de bir çok başka sektör gibi) berbat bir durumda.
Ama bu yazıyı yazmamın sebebi ne Türk Sineması ile ne de Tamer Karadağlı'nın sanat veya zanaati ile ilgilenmem. Olay gerçekleştiğinden beri sosyal medyada milliyetçi hatta ülkücü camianın bir kısmı Tamer Karadağlı'nın sergilediği ‚Milliyetçi duruşu' tartışıyor. Ama ben ortada milliyetçi bir tavır göremiyorum. Hatta bu olaya kadar dünya görüşü ile ön plana çıktığını duymadığım görmediğim Tamer bey, artık bayağı bayağı ‚milliyetçi' veya ‚ülkücü' olarak anılmaya başlandı.
Oysa ben, bu tür ucuz hareketlerin, yanlış zamanda yapılan yanlışların, kabalıkların, saygısızlıkların, doğruluğuna inandığım milliyetçilik fikrinin itibarını zedelediğini düşünüyorum. ‚Milliyetçilik' kavramı üzerinden prim yapmanın bu kadar ucuz olaması beni sinirlendiriyor.
Milliyetçilik bu değil.
Milliyetçilik Tamer Karadağlı'nın kabalığını savunmakla alakadar olmamalı.
Bu da, bizim(!) ‚sağcılarımızın' milliyetçilik anlayışının ne kadar sığ olduğunun göstergesidir bence.
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.