Ülkücülük, Turancılık ve Atatürk'ün Türk Milliyetçiliği Anlayışı
Dün sevdiğim bir dostumun sosyal medya hesabında Ülkücülerin geçmişte Atatürk'e mesafeli oldukları konusunda bir tartışma gördüm. Tartışan Ülkücüler arasında kimisi Ülkü ocaklarında Atatürk'ü öğrenmedik demiş, kimi ben gençliğimden beri Atatürk'ü seviyorum demiş ve sonuçta herkes kendi düşüncesinde ısrar ederek sonuçsuz bir tartışma olmuş.
Tartışmayı okuyunca uzun zamandır aklımda olan ama yazmayı her seferinde ertelediğim bir konuyu hatırladım. Ülkücülük, Türkçülük ve Atatürk
Ülkücülük, fikriyat olarak Atatürk'e ne kadar yakın?
Türkçülük, fikriyat olarak Atatürk'e ne kadar yakın?
Atatürk'ün Milliyetçilik anlayışı Ülkücülüğe mi yoksa Türkçülüğe mi yakın?
Bu soruların hepsine teker teker cevap vereceğim.
Önce Atatürk'ün Milliyetçilik anlayışını doğru analiz edip öğrenmemiz gerekiyor
Atatürk'ün doğduğu dönem Osmanlı İmparatorluğunun yıkılış dönemidir ve Milliyetçi fikirlerin yavaş yavaş sesini yükselttiği bir dönemdir
Bu dönemde Türk Milliyetçiliği ile Osmanlıcılık iç içedir. Yani bugünkü manada bir Türkçülük yoktur. Muhafazakar bir Türk Milliyetçiliği vardır.
Atatürk'ün bu dönemde fikirleri Fransız devriminin özgürlükçü fikirlerinden etkilenmiş ve hayatı boyunca bu yönde gelişmiştir.
Atatürk'ün Milliyetçilik anlayışı, ulusalcı, laik ve barışçıl bir karakterdedir.Örneğin Atatürk'ün şu sözleri onun Milliyetçilik anlayışı hakkında bize net bir fikir vermektedir. Atatürk, Türk Milliyetçiliğini şöyle tanımlamaktadır:
''Gerçi bize milliyetçi derler. Fakat biz öyle milliyetçileriz ki, bizimle işbirliği eden bütün milletlere saygı gösterir ve uyarız. Onların bütün milliyetlerinin gereklerini tanırız. Bizim milliyetçiliğimiz, herhalde bencil ve gururlu bir milliyetçilik değildir. '' (Atatürk'ün S.D.I, s. 98)
Bu açıklamadan da anlaşılacağı üzere Atatürk'ün Milliyetçilik anlayışında içi boş, kuru bir ırkçılık yoktur.
Atatürk için ırkçılık temelli bir Türkçülük ve Turancılık, Osmanlı'nın yıkılışına neden olan bir fikirdir ve hayatı boyunca her zaman Turancılığa karşı net bir tavır koymuştur.Turancılık hakkındaki şu yorumu yapmıştır:
''Muhtelif milletleri, müşterek ve umumî bir unvan altında toplamak ve muhtelif unsur kütlelerini aynı hukuk ve şartlar altında bulundurarak kuvvetli bir devlet kurmak, parlak ve cazip bir siyasî görüştür. Fakat aldatıcıdır. Hatta, hiçbir hudut tanımayarak, dünyada, mevcut bütün Türkleri dahi bir devlet hâlinde birleştirmek, erilmesi imkânsız bir hedeftir. Bu, asırların ve asırlarca yaşamış olan insanların çok acı, çok kanlı hadiseler ile meydana koyduğu bir hâkikattir.Panislamizm... Panturanizm siyasetin muvaffak olduğuna ve dünyayı uygulama sahası yapabildiğine tarihte tesadüf edilmemektedir''( Nutuk II, s. 436.
Atatürk'ün Turancılık hakkında bu kadar sert ve net bir tavır koymasında Enver Paşa'nın etkisi olduğunu düşünüyorum. Çünkü Enver Paşa'yı her zaman vasat, hayalperest bir komutan olarak görmüş, imparatorluğun yıkılmasından Enver Paşa'yı ve Turancılık fikrini sorumlu tutmuştur
Turancılık ve ırkçılık temelli bir Milliyetçiliğe karşı çıkan Atatürk'ün Türk Milliyetçiliği anlayışı, Atsız'ın Milliyetçi anlayışına uzaktır. Bu uzaklık Atsız ve o dönemin Turancıları için de geçerlidir. Atsız'ın Türkçülük hakkındaki fikirleri, Atatürk ile birçok konuda çatışmaktadır.
Atsız'a göre Cumhuriyet devrimlerinin çoğu batı taklitçiliğidir. Türk Tarih tezine saçmalık gözüyle bakmıştır. Yurtta sulh, cihanda sulh sözü Atsız'a göre sefil bir umdedir.
Sadece Atsız değil o dönemin tüm Turancılarının fikirleri Atatürk ile çatışmaktadır. Çünkü Atatürk'ün Türk Milliyetçiliği ile Turancılık aynı bahçeye, farklı pencerelerden bakan ve temel konularda çatışan iki ayrı fikirdir.
Peki ya Ülkücü fikriyat? Ülkücülük, Atatürk'e ne kadar yakın? Kısaca cevap vereyim. Turancılık ne kadar yakın ise o kadar yakın.
Türk - İslam sentezciliği de, Atatürk'ün laik Türk Milliyetçiliği anlayışıyla çatışmaktadır. Atatürk'ün Milliyetçilik anlayışında ''Tanrı dağı kadar Türk, Hira dağı kadar Müslüman olmak'' gibi bir ilke yoktur. Atatürk, dini milletin vicdanında saklı kutsal bir değer olarak görmüş, Türklüğü ise ''ırk, kültür, milli benlik ve tarihi şuurun'' toplamı olarak tanımlamıştır
Daha açık söylemek gerekirse Atatürk için Türk demek, milli benliğine sahip çıkan, dilini koruyan, tarihini bilen ve tarihinden güç alan, çağdaş, laik ve muasır medeniyetlerin üstüne çıkmak için çalışan yüce bir Milletin adıdır
İşte yazımın başında bahsettiğim tartışmanın altında yatan gerçek budur
Ülkücülük, Turancılık ve Atatürk'ün Milliyetçilik anlayışı dışarıdan bakınca birbirine benziyor gibi gözükse de beslendikleri temel damarlar birbirinden farklıdır. Milliyetçiliğin farklı ve birbiriyle çatışan yorumlarıdır
Atatürk'ün Milliyetçilik anlayışının temelinde Fransız devrimi vardır. Ülkücülüğün temelinde Osmanlı dönemindeki muhafazakarlık
Bu yüzden Ülkücü- camiada ''Biz eskiden Atatürk'e ne kadar yakındık? Atatürk'ü anlıyor muyduk?'' gibi tartışmalar oluyor. Çünkü temel kaynak farklı. İdeolojik karakterini Jean-Jacques Rousseau okuyarak şekillendiren biriyle Seyid Arvasi okuyarak şekillendiren biri aynı olabilir mi? Tabii ki olamaz.
Bir Ülkücü, Atatürk'ü sevebilir, saygı duyabilir. Sevip, saygı duymalıdır da zaten. Ancak bu her Ülkücü için geçerli olmayabilir. Çünkü 1970 li yıllarda Kadir Mısıroğlu, Necip Fazıl gibi Atatürk düşmanı yazarların kitaplarını okuyan Ülkücü gençlerde bir Atatürk karşıtlığı olması normaldir ve Atatürk düşmanı fikirlerle zehirlenen Ülkücülerin uyanıp uyanmaması kendi karakteri ve zekasıyla alakalı bir durumdur
Ülkücü camia, 12 Eylül'den bugüne Atatürk konusunda bir uyanış dönemindedir.. Eskiden Atatürk'e karşı mesafe olduğu gerçektir. Bunu reddetmek tarihi inkar etmek olur. Atatürk'e solcular sahip çıktığı için Atatürk'te Komunist bir lidermiş gibi yorumlanmıştır
Ancak günümüzdeki Ülkücü Gençlik, 1970 lere göre Atatürk'e daha yakındır ve gelecek nesil Ülkücülerin Atatürk'ü çok daha iyi anlayacağını düşünüyorum
BARIŞ ATAGÜN
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.