Bahçeli gibiydi gidişin
öylesine soğuk, öylesine donuk
Salı konuşmalarını andırıyordu son sözlerin
öylesine dünden uzak, öylesine tutarsız…
Geceye sığmazmış aşığın düşü
Hayıra yorarmış hiç olmaz işi
Camıma konan kuş süslese kışı
Senin gönderdiğin selamdır derim
Yalnızlığın teline vurdu gönül mızrabım
Bu şarkı sensiz bensiz hasret kokuyor yarim
Bakma dik durduğuma dünden daha harabım
Yokluğun üzerime arşı yıkıyor yarim
çocuktum
ayıptır denmişti seviyorum demek
içten içe konuşmalarım hep bu yüzden
kızma suskunluğuma
dudaklarım senden yana kilitli
er meydanında cesurum aşk meydanında korkak
ürkerim yıkamam tabularımı...
Aşk Anadolu'dan öğrenilir demiştim eski bir yazımda.
Hani demişler ya "Birleşirsen vuslat olur, ayrılırsan aşk olur" ve neredeyse bütün ayrılıkların altında yoksulluk yatar.
Yoksullukla yoğrulmuştur Anadolu, çoğu zaman ayrılığı kaderi bilmiştir, aşkın ta kendisidir benim toprağım.
Anadolu kokan bir ayrılık hikayesidir "Sultan'a Mektup" şiiri. Ankara'ya bile gitmişti yarenim iş bulma umuduyla…
Olmadı Sultan'ı verdiler başkasına…
SULTAN'A MEKTUP
Senden gitmek… Senden gitmek alelade olacak bir şey değildir. Senden gitmek cesaret işidir, dedi… Benim dilim dönmüyor bu derdin telaffuzuna. Benim dilim varmıyor bu derdin nüfuzuna. Ey gidenlerin en cesaretlisi, söylesene her biten bu halde midir? Her giden aynı niyette midir? Tek celsede kıyılmaz ki bu derdin hükmü. Ey gidenlerin en cesaretlisi, söylesene kim çözer nefesime attığın dü...
Telif Hakkı
© Birkan Akpınar @ tahtaPod.com | Tüm hakları saklıdır.
Her zamanki gibi koca pelitin altına arabamı çektim. Koltuğumu geriye yatırıp kuş sesleri eşliğinde kitabıma başlamadan önce göz ucuyla geçen gün ağacın gövdesine baş aşağı tutunup bana çemkiren kırmızı sincap oralarda mı diye baktım. Bana söz dinletemeyince dallara dağılmış kuşlara saldırmış ve kovmayı da başarmıştı. Ağacın dibinden izlemiştim olanları. İşte bu psikopat sincap yine oral...
Telif Hakkı
© Birkan Akpınar @ tahtaPod.com | Tüm hakları saklıdır.