penceremin panjurları kapalı.
gece mi gündüz mü umurumda değil açıkçası.
hangi günde olduğumuzun da bir önemi yok.
zifiri karanlık.
biliyorum pek sevmiyorsun şiiri..
fakat devriktir benim cümlelerim..
satırlarım dar, yüklemlerim dağınıktır..
öznelerim çoğu kez saklanır kelimelerimin ardına..
faili meçhuldür fiillerim..
bir sonbahar akşamı gelmiştin, aylardan kasım, unutmadım
gelişinle birlikte güneş doğmuştu zifiri karanlık gecelerime, unutmadım
bahsetme benden kimseye..
seni ne çok sevdiğimden söz etme sakın..
çaydan bir yudum, sigaradan bir nefes.saat gecenin bilmem kaçı.. uyuyamadım yine.. bu sıralar müptela olduğum eski bir türkü dolanıyor dilimde.. çaydan bir yudum, sigaradan bir nefes..üzerinde o çok sevdiğin İstanbul'un resmedildiği bir defter duruyor masamda.. mıh gibi aklımda tutuyorum defterde yazdıklarını..cümlesinden hecesine, noktasından virgülüne.. çaydan bir yudum, sigaradan bir ...
İnsan, dün nereden geldiğini çok çabuk unutuyor. Geçmişini bilmeyenler bugünün hengamesinde kaybolup gidiyor. Daha acınası tarafı ise kaybolup gittiğinin bile farkında olmaması. Riyakarlığın bu denli ayyuka çıkmasının bir başka sebebidir aslında dünü unutmak. Kapitalizmin empoze ettiği gösteriş merakı ile birlikte zirvede poz verme çabasıyla uğraşanlarla dolu çevremiz. Gösteriş merakına ...
Beklemesem olmaz mı diyorum güneşin doğmasını? Neyse diyorum, neyse.. Biliyorum sen sevmezsin ama çay demledim yine. Bir bardakta sana doldurdum.. Bu soğuttuğun kaçıncı bardak inan sayamadım, ama olsun Seni düşlerken kuruyan boğazıma, yokluğunun soğukluğu ile çatlamış dudaklarıma bir nebze iyi geliyor çay.. saat sanırım üç, belki de dörtü oldu gecenin.. Sana söyleyemedi...
Ey Sevgili,
Ben senin yokluğuna alışamadım
Seni geride bırakıp; şu sefil bedenimi zamanın ötesine taşıyamadım
Her sokağım çıkmaz, her kaldırımım ıssız
Ben sana aç, ben sana susuz
Yıl: 2012Yer: Adana Emine yirmi altı yaşındaydı. İsa altı. Kardelen ise yedi aylıktı.Kıştı. Emine odun almaya gitmişti. Cebinde sadece 6 lira vardı. Yağmurdan sırılsıklam olan Emine'ye içi sızlayan oduncu bir miktar odun verdi. Odunlar ıslanmıştı. Yanmadı. Yanmadı odunlar.Emine çaresizdi. Emine saç kurutma makinesini İsa'nın eline tutuşturmuş diğer odaya geçmişti.Salıncak demirine ...