Oysa ne güzel şarkılar öğretmişlerdi bize çevreye, doğaya, yeşile ve ağaca dair... Ilgaz Anadolu'nun ne yüce bir dağıydı mesela... Tohumlar fidana, fidanlar ağaca, ağaçlar ormana dönmeliydi yurdumuzda oysa... Kestane, gürgen, palamutun altı hep yaprak, üstü alabildiğine buluttu bir zamanlar...Şimdi... Şimdi artık değil... 80 sonrası geçirdiğimiz hızlı kapitalist dönüşüm, tek parti iktida...
Türkiye nüfusunun yüzde yirmisinin kontrolsüz göç sebebiyle yığıldığı şehir, İstanbul. Her birimizin gönlünde aşk zihninde bağlılık duyduğu, ömrümün 38 yılını geçirdiğim ve kalanında da yaşayacağım şehir. Umudumu hiç tüketmeyen, evim haline getirdiğim, taşralı çekinikliğinden kurtulmak için uzun yıllar çabaladığım, hayatımı kurduğum, gelince dönmeyi unuttuğum şehir. Sevgili İstanbul sana...