Düşünün ki bir şehir var
Bugüne dek hiç ayak basmadığım bir şehir...
O şehrin içinde bir kadın
O bana olabildiğince uzakken
Bugün, hiç dostane karşılamadı beni sabah
İçimde tarifsiz bir huzursuzluk
Aynada gördüğüm yüz solgun,
Aynada gördüğüm yüz bezgin,
Birden oluşuverdi her şey
Korkunç bir hızla yeşerdi ağaç
Devasa dağlar fışkırdı yerden, asimetrik
Ana rahmine ruh üfledi melek
Vatanından göç eyledin diye utanma çocuk
Ebleh diyarlardan kaçışın
Övüncün olsun
Yıka ellerini duru sularla
Uzaklardan selam olsun sevdiğim
Bilesin,
İşgal altındadır yüreğim
Işığı gözlerimi alırken polis çakarlarının
Söz olur, ulu orta görüşmeyelim.
Neden erken bu veda?
Oysa çekmecelerim var daha karıştırılacak
Yoksullukla, masamda tanışacağım akşamleyin
Daha bir gün öncesinden tanışıklığımızı unutarak...
Tevekkülün çok sonrası
Sabrın tükenişinin az öncesi durumlardayım
Çok istedim seni unutmayı
Aklımdan çıkarıp atmayı
Aynı şehirden
Tasalanma, yalanların acıtmaz canımı barones
Tırnakların etime geçmezler
Senin gibi ne çok ''soylu'' kadından ne yalanlar dinledim ben