Ben yılların geçtiğini en çok yaz bitince duyumsuyorum. "Bir yaz daha geçti, gelecek yaza yeni bir yıl olacak." Diyerek uğurluyorum yazı. Bazen Güney Yarımkürede bir ülkede yaşamalıymışım ben, diyorum. Mesela Avustralya'da… Kanguruların ve Aborijinlerin ülkesinde. O zaman yıllar takvime uygun akardı. Kışlar uzundu benim doğup büyüdüğüm coğrafyada. O yüzdendir belki yaz sevgim. Aylarca be...
Dün gördüm gazetendeki köşende,
Falları yazmışsın halleri de yaz!
Aşk mı var? Para mı? Derde düşende,
Hep davulu yazma, zilleri de yaz!
Yaklaşık 1,5 aydır hayatımız Corona virüsü oldu. Sabah Corona virüsüyle kalkıyoruz. Akşam Corona virüsüyle yatıyoruz. Hafta içi işe endişeli gidiyoruz, hafta sonu ailemizle gezemiyoruz, sevdiklerimizle vakit geçiremiyoruz. Anlaşılan o ki bir süre daha günlük hayatımızdan fedakârlık yapacağız. Peki, bu fedakârlık ne kadar sürecek? Kaç ay daha evde oturacağız? Bu konuda herkes virüsün yaz ...
Güleriz dalların arasında
ama olamayız ilkbahar
çıtlık ağacına sor
saçaklarından düşen çocukluğum
toy sevinçler sağıyor
Herkes bildiği cevaptan taşlayabilir.
Soru 1: Neden, kimi zaman kaleme küser, yazamayız?
Cevap: Kaleme düşen sorulara, aklımızın verdiği cevap, kalbin eşiğini aşamadığı zamanlarda tek bir kelime bile yazamayız.
Yazamayızdan kasıt, harfleri bir satıra dizemeyiz değil, elbette.
Soru 2: Her konuda, canı istediği zaman, üşenmezse, oturup şakır şakır yazabilenler, yazdıklarını niye saklarlar ki?
Cevap; ilham perisinin vurdumduymazlığını biliyorlar demek ki.
Hangi temaya konacağı belli olmaz onun, ülkede kan gövdeyi götürüyorken, oturtur şehla gözlere methiye yazdırır adama.
Pek keyfine bırakmamak lazım.