6. Türk Milliyetçiliğinin 21. yüzyıldaki temel meselesi nedir? Bu meseleler nasıl çözülebilir? 7. .Türk Milliyetçiliğinin ideolojik bir çıkmaz içerisinde bulunduğunu düşünüyor musunuz? Neden?
İkbal Vurucu ve İdris Kılıçaslan'ın Milliyetçilik Soruşturması kitabından
Bugün temel meselemiz, temel problemimiz, az önceki anlatılanlardır: Merkezi yapının gücünü kaybetmesi, Türk Milliyetçilerinin dağınıklığı, öbek öbek ayrışması; camianın niceliği, niteliği ve heyecanı. Temel sıkıntı niteliktedir ama bu niceliğe de heyecana da etki ediyor.
Yahya Kemal, sanatımızın bir zamanlar yaşayan bir can, bir gövde, bir bütün olduğunu sonra öldüğünü anlatır:[1]
Bu naaş Yeni Edebiyat devrinden evvel bir vücûttu, o vücûdun bir rûhu vardı, o rûh bütün bir cemiyetti. İki şâir bu cemiyetin rûhunu biri saraylarda inşadla, biri kahve peykelerinde sazla tekrar o cemiyete terennüm ediyordu. Söyleyenlerle dinleyenler bir nevîdendiler.
Şâir bütün öteki sanatlara bağlıydı: Dîvânını yazıp bitirdikten sonra hattata veriyordu, hattat o dîvandan ta'lîk hattın son kıvraklığıyle bir sanat eseri daha yaratıyordu, mücellid deriden, sahtiyandan temasın bir hazzına daha misâl gösteriyordu, müzehhib, gözleri arabkârî çizginin oyunlarıyle, zevkiyle bir daha kamaştırıyordu.
Şâirin dîvânındaki şarkıları bestekâr birer makamdan besteliyor, Boğaziçi yalılarını, Rumeli ve Anadolu'nun konaklarını neş'eden, hüzünden mestediyordu; gazellerini hânende Kâğıthâne'nin ve Osmanlı ülkesinin Budin'den Mısır'a kadar, semâsına yükseltiyordu; naatlerini naathân mevlidlerde okurken, bütün bir ümmet zevkinden: "Allah!" ve 'Yâ Muhammed!" nidâsıyle, kubbeleri inletiyordu.
Şâire, mîmar câmi'lerinin, mescidlerinin, saraylarının, hanlarının, medreselerinin, çeşmelerinin, şadırvanlarının cephelerinde bir yer ayırıyordu, taşçı kitâbe taşını kesiyor, hattat kitabeyi yazıyor, hakkâk oyuyordu.
Bakınız burada tesbit edilen sanatın, sanatkârların çöküşü değil, o sanatı taşıyan toplumun, camianın çöküşüdür. Bu çöküşe, onu diğer faktörlerden ayırarak ilk işaret edenlerden biri İkbal Vurucu olmuştu. Bir makalesinden aldığım aşağıdaki paragraflar Yahya Kemal'in sanat için söylediklerini fikir için tekrarlar gibidir:[2]
Geçmişle bugünün kıyaslanmasındaki isimler üzerinden gitmektense bilginin işlevselliği ve toplumsallığından hareket etmek daha isabetli olur. Mümtaz Turhanların, Erol Güngörlerin, Arif Nihat Asyaların varlığı ve etkililiği hitap ettikleri cemaatten kaynaklanmaktaydı. Bilgi, anlam kazandığı ve işlevselleştiği bir cemaatle "düşünce" olmaktadır. Üretilen her bir bilgi sistem içerisinde yani okuyan bir kitlenin yanında bilgi yayıcı dergiler, gazeteler, kitaplar ve ekonomik dayanışma ile işlevsel hale gelmekteydi.
Mesela sivil toplum örgütleri yazarları konferanslara çağırır, kitapları satın alır, dağıtır, basımına destek olur. Gazete ve dergiler bu yazarları konuk eder, söyleşi yapar ve eserin tanıtımına katkıda bulunur. Televizyon ve radyo programlarına davet edilerek "bilgi" toplum nezdinde yaygınlaştırılmasına yardımcı olur. Burada vurgulamak istediğim bütünsel yapı ve bu sistem içindeki "doğal" dayanışmadır.
Milliyetçilerin yani cemaatin bu düzlemde ortaya koyduğu dayanışma çeşitli olay ve olgular karşısında aynı bilişsel dünyalardan kaynaklanan ortak davranışlara sebep olur. Örnek gösterilen zaman dilimlerinde milliyetçiler devlet, millet, tarih, cumhuriyet, Osmanlı, modernlik, batılılaşma gibi olgular karşısında belki farklı vurgulara sahipti ama aynı tavır söz konusuydu. Bugün ise bu cemaatin yokluğu sadece ortak davranışlar değil aynı olay ve olgu karşısında çok farklı tutumların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Örneğin AB'ne şiddetle karşı çıkan yanında, şiddetle savunanlar veya ihtiyatlı davranarak "onurlu bir giriş"i savunanlar görülmektedir. Bu durum aslında değer ve normlardaki farklılaşmanın bir tezahürüdür ki milliyetçi düşüncenin merkezi sorunu tam da budur.
Ben "cemaat" yerine "camia" derdim ama geniş çapta onun gibi düşünüyorum. Şimdi kendi kelimelerimle tekrarlayayım: Türkçülük, Milliyetçi Hareket, 1980 öncesinde bir camiaydı, bir bütündü, yaratıcılığı vardı ama tabandan tavana yükselen bir sevgi de vardı; bir birine bağlılığı, bütünlüğü, birliği vardı. Şimdi bunlar yok oldu. Can gitti. Ceset kurtçuklara besin sağlıyor. Kurtçuklar çeşitli "liderler". Bazen bir kurumun liderleri bunlar, bazen liderlik edecek kurumu kendileri yaratıyor. Bu yarattıkları kurum bir dernek, bir dergi veya sade suya bir topluluk oluyor ama ismi ve lideri belli bir topluluk. Can alıcı nokta şu: Lider ve çevresi davadan, fikirden daha önemli konumda!… Bazen bir düşünce etrafında lider hiyerarşisi kuruluyor ama sıklıkla olan bu değil. Sıklıkla olan önce bir lider ve onun kendi yandaş grubunu kurma teşebbüsü, sonra da o grubun diğerlerinden ayrışmasını sağlayacak bir fikir farklılığı.
Yani fikir ayrılıklarından dolayı gruplaşma doğmuyor, gruplaşmaya mazeret olması için bir fikir ayrılığı icat ediliyor. Bu gruplar arasında "senin grup, benim grup" rekabeti başlıyor. Bu ayrışma, nefisleri besleyerek keskinleştiriyor. Tabi bunların hepsi şuurlu yapılmıyor. Ego sayesinde insanlar sırf kendilerini tatmin için yaptıklarının bile makul olduğuna ikna oluyorlar. Ego bu derece kuvvetli bir sürücü!
Biz canken, birken, yaşayan bir camia iken iktidara yürüyorduk. O hâlimizle yerli yabancı birilerini korkuttuğumuz için parçalatılıp bu hale getirildik. Bu darbeyi engellemeye gücümüz yetmedi. Şimdi yine bir canlanma dipten bir kaynama geliyor; o yüzden yine bölünme ve parçalanma gayretlerinin belirmesine şaşılmaz.
7.Türk Milliyetçiliğinin ideolojik bir çıkmaz içerisinde bulunduğunu düşünüyor musunuz? Neden?
Türk Milliyetçiliği ideolojik çıkmaz içinde değil ki. İdeolojik çıkmaz içinde olan kendisine Türk Milliyetçisi diyen, daha doğrusu bir türlü bunu bile diyemeyip "ülkücü" kelimesinin arkasına saklanmaya çalışan yığın.
[1] Yahya Kemal, "Sade bir görüş", "Edebiyata Dair", İstanbul Fetih Cemiyeti, 2. Baskı, 1981, sayfa 51-58. [2] İkbal Vurucu, "Milliyetçi düşüncenin imkânları" http://millidusunce.org/milliyetci-dueuencenin-mkanlar-2-2/ Yazının aslı haberiniz.com sitesinde yayınlanmıştı ama site o yazıyı kaldırmış. rnet adx ��Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.