ABAGNALE SENDROMU
Sinemayla aranız nasıldır bilmiyorum. Ancak 2000'li yılların başında günümüzde bir klasik haline gelmeye aday olan, başrollerini Tom Hanks ve Leonardo Di Caprio'nun oynadığı "Sıkıysa Yakala" isimli filmi izlediğinizi varsayarak yazıyorum bu yazıyı. İzlemediyseniz de en kısa sürede izlemenizi tavsiye ederim.
İzlemeyen okuyucular için kısa bir özet geçecek olursak, 1960'lı yıllarda henüz 16 yaşındayken çek dolandırıcılığı yapan pilot, doktor, avukat, akademisyen olduğunu söyleyerek toplamda 2.6 Milyon Doları cebine indirmeyi başaran Frank William Abagnale'in hayat hikayesini anlatıyor film. Abagnale, sahte çek yapmasının yanı sıra, sahte diplomalar ve sertifikalarda hazırlıyor.
Son dönemlerde sanki yeni ortaya çıkan bir durummuş gibi, dolandırılan insanlarımıza ilişkin pek çok kişinin sosyal medya üzerinden türlü hakaretler etmekte olduğunu, bu konuyla çok eğlendiklerini fark ediyorum. Oysa dolandırılmak kendisini inanılmaz zeki zanneden pek çok insanın başına gelebilecek bir olay. Hele ki sosyal mühendislik denen teknikle, ne profesörler ellerinde para ile çöp bidonlarının başına geldiler hatırlarsınız.
Peki, Abagnale Sendromu olarak adlandırdığım şey nedir?
Az yukarıda konuyu anlatırken, meşhur dolandırıcının doktor diploması, avukatlık belgeleri vb. evrakların sahtelerini yaptığını belirtmiştim. İşte bahsettiğim sendrom bu belgelere itimat etmekle doğrudan alakalı.
Şahsın icra ettiği meslekle ilgili olarak kendine resmi yollardan itimat edilmesini sağlayan bu belgeler acaba hangi gerekliliğin ürünü olarak ortaya çıkmıştır? Yani insanlar, daha önceki tarihlerde bir tıp fakültesi diploması sahibi olmamasına rağmen bir doktora nasıl güvenebiliyorlardı? Şahsın alanında uzman olduğunu veya konuya dair bilgi sahibi olduğunu gösteren bu diplomalar, ruhsatlar, yeterlik belgeleri sahibi olan kişilere itimat etmek için yeterli midir?
Sadece ülkemiz değil, dünya üzerinde bu tip yeterlik belgelerine resmi gereklilikleri taşıdığı (sınavları geçtiği, ücretini ödediği vd.) için sahip olan insanların, işin esas bölümünde, pratiğinde bu yeterlikten çok uzak olduklarını gözlemliyorum. Üstelik hiç azımsanmayacak derecede çok fazlalar. Günümüzün güvensizlik ortamında bu resmi belgeler, insanların kandırılıyor olmasını engelliyor diye düşünebilirsiniz; ancak avukatlık ruhsatına sahip olmasına karşın, hukuk düzeni, kanunlar, yargılama usulü hakkında hiçbir şey bilmeyen bir avukat veya mühendislik diplomasına sahip olmasına karşın, inşa ettiği binanın statiği, eğimi, projesi hakkında yeterli bilgiye sahip olmayan bir mühendis karşısındakini yanıltmış olmuyor mu?
Hukuki anlamda bir dolandırıcılık olmasa da, işini yarım yapan, az yapan veya hiç yapmadığı halde, mesleğinin adını kullanarak bir şekilde para kazanabilen insanlarla; sosyal mühendislik ve/veya sahtecilik yapanların arasında çok keskin bir fark var mı sizce?
Bu duruma Abagnale Sendromu dememin ikinci bir sebebi daha var;
Frank W. Abagnale, yakalandıktan sonra en iyi yaptığı iş olan çek dolandırıcılığı konusunda FBI'da çalışmış ve daha sonra bu tip dolandırıcılıklardan banka ve ilgili kurumların nasıl korunacağına ilişkin hususi bir danışmanlık şirketi kurmuş. Her şey yasal ve dolandırdığı paradan çok çok daha fazlasını şimdi yasal bir şekilde kazanıyor. Eski bir dolandırıcının, itimat isteyen "danışmanlık" gibi bir vazifeyi yerine getiriyor olması soru işareti oluşturuyor olabilir. Lâkin bu adamın bu parayı kazanmasının sebebi de yine dolandırılmaktan kurtulmak isteğidir. Aynı zamanda bir dolandırıcıdan kurtulmak için başka bir dolandırıcıya danışmanın etik olup olmaması dışında, profesyonel bir tarafı da vardır. Zira yolu "bilene" değil, yolda gidene sormak evladır. Yine de herkes, ister bireysel, ister kollektif olsun, seçtiği yolda yalnız yürür.
Özetlersek, Abagnale Sendromu gerekli resmi belgelere sahip olduğuna inandığı kişinin işini iyi yapacağına ilişkin bir önyargı oluşturmaktır. Bu önyargı, ya işin iyi yapılamamasıyla ya da belgelerin sahteliği sonucu dolandırmayla sonuçlanabilir. İyi ihtimal tektir. O da itimat edilenin aranılan dürüst, ahlâklı ve işinin ehli olması şartlarının hep birlikte gerçekleşmesidir.
Sonuca giderken, başa dönelim. Diplomalar, ruhsatlar, yeterlik belgeleri, sertifikalar bir dolu kağıt parçası her an yok olabilecek, kayıtlardan silinebilecek ve hatta kurumsal hafızalarda –dilendiği takdirde- unutulacak şeylerdir.
Yüzyıllar öncesinde nasıl ki bir kasabın iyi kasap olduğunu anlamak için işi yapmasına bakılıyor ve ona göre karar veriliyorsa, bugün de bütün belgeleri boş verip karşımızdakinin işini nasıl yapıp yapmadığına bakmak gerekir. Dolanmak veya dolandırılmak mı? Ülkenin iş yapmaya, çalışmaya, paylaşmaya, yardımlaşmaya, ahlâklı davranmaya, insan olmaya ilişkin kodları yeniden yazılmadığı müddetçe…
Kısmetinize kalmış!
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.