BANDIRMA VAPURU'NA BİNMEK NE DEMEKTİ
Gelinen raddede tıkanmışlık, önünü görememek, gücü yetmemek, düzeni sağlayamamak, huzuru ve mutluluğu temin edememek vardı. Düşmanın hedefi tam isabetle vurmak üzerine organize ettiği oyunlar; kötü niyet ve emellere adım adım ulaşılması için neredeyse bütün setlerin yıkılmasını doğurmuştu. Her adılan yıkıcı adım, düşmanın lehine ilerleyen plânlardan beslenmekteydi ki, literatürde bunun adı "esaret" olarak tanımlanabilirdi ancak.
Mondros Ateşkes Antlaşması'nın bölücü, parçalayıcı, çiğnemeden yutucu maddeleri; istihzaya alınışımızın da bir örneği gibiydi. Emek verilip kan ter dökülüp on dördü, on beşi, yirmisinde şehadete erilip bağımsızlığı kazanılmış topraklarımızda sinsi, kemirgen emperyalist ülkelerin aç midelerinin doyurulmasının açık izahı mevcuttu. Mondros'un yarattığı kaygan zemin hareketi; parçalara bölmeyi, parça pinçik etmeyi emperyalistlerin faydasına adeta tereyağından kıl çekercesine servis etmesiyle Osmanlı; 20. Yüzyılın başlarında köşeye bucağa sıkışmış, idareyi elinde bulunduran Sultan Vahdettin Hazretlerimiz ve Damat Ferit Hükümetimizin çâresizliğiyle 600 yıllık saltanatın yerle bir edilmesinin eşiğine gelmişti.
NEDEN BANDIRMA VAPURU'NA BİNDİLER
Birinci Dünya Savaşı'ndan yenilgiyle çıkmışız, elde avuçta hiçbir şey yok; acılar günbegün tekerrür etmiş, yurttaşın sıkıntısı katmerlenmiş derken emperyalist güçler Türk halkını Birinci Dünya Savaşı'ndan arta kalan acılarla baş başa bırakmadı. Emperyalist güçler; Osmanlı'nın boşluğu, boş anını bekleyerek saldırıya geçilmesi için var ettiği kuklalarla yurdun değişik bölgelerinde olaylar çıkartıp yurdu bölge bölge işgale zorladı. Karışıklıklara sebep olan kışkırtmalar, kukla milletleri galeyana getiren, bol vaatlerle taçlandıran palavralar sebebiyle ülkede kargaşa, dolayısıyla yaşam alanları daralmış durumdaydı. Gerçekleri örtbas etme gayesiyle ülkede çıkan karışıklığın tarftarlarının Türkler olduğu yalanı, İtilaf devletlerince İstanbul Hükümetine bildirildi. Bunun üzerin Sultan Vahdettin Hazretlerimiz 9. Ordu Müfettişi olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, Türklerin sözde azınlıklara yaptığı baskıyı durdurması için Samsun'a gönderdi.
Bandırma Vapuru'nun, Osmanlı'nın Birinci Dünya Savaşı'ndan çıktıktan sonra elindeki tek sağlam deniz aracı olarak tanımlanmasından haberdar olan Mustafa Kemal Paşa; İngilizlerin takibi, âni bir saldırının varlığı ve Karadeniz'in hırçın dalgalarını, oluşabilecek fırtanayı gözeterek rotayı kıyı boyunca, kaptan İsmail Hakkı'nın bilgeliğinden yararlanarak tayin etti. Vapur, 16 Mayıs 1919 öğle saatlerinde Kız Kulesi açıklarından yola çıktı. Hava şartlarından ötürü 17 Mayıs'ta İnebolu, 18 Mayıs'ta da Sinop Limanı'na yanaştı. Bir ara Sinop'tan Samsun'a yürüyerek gitmeyi düşündülerse de Mustafa Kemal Paşa kara üzerinden ilerlemenin daha tehlikeli olacağına karar kıldı. Bunun üzerine Bandırma Vapuru kıyı boyunca devam edip 19 Mayıs günü Samsun'a vardı. Böylece Milli Mücadelede kurtuluşa giden yolda ilk adım atılmış, Mustafa Kemâl'in kendi tabiriyle 1881'den sonraki doğumu, 19 Mayıs 1919'da gerçekleşmiştir.
Samsun halkının dirayeti, inancı, sadık, saydam bilincinden aldığı destekle kısa sürede milli mücadele ruhuna sahip olunması, Mustafa Kemal'de kurtuluşa, yeni bir düzen kurmaya, rejim geliştirmeye duyduğu inancı pekiştirmiştir. Samsun halkının milli mücadeledeki sabrı, dürüstlüğü, yurt sevgisinin Cumhuriyet rejiminin doğumunda köklü, ateşleyici bir başlangıcın adı olduğu tarih kitaplarımız, kadim kaynaklarımızda yer yer işlenmiş, halkımızın hassasiyetine arz edilmiştir. Bundan ötürüdür ki bugün Samsun'da Mustafa Kemal, Bandırma Vapuru ve Milli Mücadele'nin ayrı bir yerinin olduğu bilinmektedir. Kaldı ki Samsun halkı 19 Mayıs 1919'da Ata'sını bağırlarına basıp vatan için yapılması gereken her türden fedakârlığın hakkını vermiş, asil tarihimizin sayfalarında asaletlerini silinmez bir hakikatle yazmışlardır.
BANDIRMA VAPURU'NA KİMLER BİNDİ
İki gündür yaptığım araştırmalarda Mustafa Kemal ve bilge kaptan İsmail Hakkı Bey(Durusu) dışında Bandırma Vapuru'nda bulunan 25 kahramanın isimlerine ünlü tarihçi Murat Bardakçı Bey'in "Bandırma Vapuru'nu İstanbul'dan Samsun'a götüren ama gölgede kalan 25 kahraman denizci!" makalesiyle ulaştım. Bazı kaynakların 48 bazılarınınsa 76 kişinin Bandırma Vapuru'nda bulunduğunu söylemesi üzerine en sağlıklı bilginin alanında uzman ünlü tarihçi Murat Bardakçı Bey'den çıkacağını düşündüm.(https://www.haberturk.com)
Süvari : Kayserili İsmail Bey
İkinci kaptan : Üsküdarlı Tahsin Bey
Kâtip : İsmail Bey
Güverte lostromosu : Hasan Reis
Serdümen : Temel Şükrü Efendi
Serdümen : Basri Ali Efendi
Ambarcı : Ahmet Hasan Efendi
Ambarcı : Maksut Süleyman Efendi
Tayfa : Cemil Süleyman Efendi
Tayfa : Rahmi Hüseyin Efendi
Tayfa : Temel Mesut Efendi
Başmakinist : Hacı Süleyman Bey
İkinci makinist : Süleyman Bey
Vinççi : Osman Emin Efendi
Vinççi : Galip Ali Efendi
Ateşçi : Halil Yusuf Efendi
Ateşçi : Mansur Arif Efendi
Ateşçi : Bahri Mehmed Efendi
Kömürcü : Mehmed Hasan Efendi
Kömürcü : Mehmed Ali Efendi
Birinci kamarot : Tevfik Muharrem Efendi
İkinci kamarot : Mehmed İbrahim Efendi
Muavin kamarot : Ahmet Muhtar Efendi
Kamarot yamağı : Halit Mustafa Efendi
Aşçı : Hacı Hamdi Osman Efendi
Bazen Bandırma Vapuru kendi kendine gitti Samsun'a, içinde Atatürk yoktu gibi mucizelere inandığım bir çocukluktan sonra nihayet Bandırma Vapuru'nda bilge kaptan İsmail Hakkı Bey ve Mustafa Kemal'in olduğunu öğrendim. Meğer bu da yeterli değilmiş, Ata'sına gönülden bağlı kahramanların sayısı daha fazlaymış.
O vapura binenler; bugünkü Türkiye'nin istiklâlini kazanmasındaki şerefin, soyluluğun yüzüydü. Özgürce yaşamamızın, özellikle kadınlarımızın hür bir hayatla işe güce atılmasında, okuyup toplumunu aydınlatmasında etkili olan devrimlerin adıydı...
Yedi düvel kimdir, yoktur, yalandır; Bandırma Vapuru sandal bile değildi, sal'dı diyenler dahi oldu. Atatürk İngilizlerden korkup topladığı heyetle Samsun'a kaçarken Sultan Hazretlerimiz Vahdettin tarafından ikaz edilip "kaçıyorsun, bari gitmişken Samsun'a da uğra" diyecek kadar ucuz yalan yazanları bile okudum.
O vapura:
_Şeyh Sait,
_İskilipli Atıf Hoca
_ Ahmet Anzavur
_Kuvay-ı İnzibatiye İsyanı
_Bozkır Zeynelabidin İsyanı
_Delibaş Mehmet İsyanı
_Çapanoğulları İsyanı
_Çemil Çeto İsyanı
_Ali Batı İsyanı
_Koçgiri İsyanı ve birçok daha isyanın savunucuları binmedi.
O vapura, Sultan Vahdettin Hazretlerimiz bindi diyecek kadar tarihi saptıranlar veya İstanbul Hükümeti ve İtilaf devletlerini savunup "dokuzu beş geçe tuvalete gidin" diyebilenlerin destekçileri, şu yukarıdaki isyanların kimler tarafından çıkarıldığına iyi baksın, ondan sonra konuşsunlar.
İstanbul Hükümeti ve Sultan Vahdettin Hazretlerimiz, Bandırma Vapuru'nu Anadolu'daki azınlıkların isyanını bastırmak için göndermiş olsaydı yukarıdaki isyanlar çıkmayacak, Sultan Vahdettin hazretlerimiz, Bandırma Vapuru'na Atatürk'ten önce binmiş olacaktı.
Şimdi anladınız mı Bandırma Vapuru'nun ne demek olduğunu?
Engin Yeşilyurt
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.