DEVLETİN MALI DENİZ
Başbakan ve İç İşleri Bakanı istifa etti…
***
20 Mart 2018, bir zamanlar Fransa Cumhurbaşkanı olan Sarkozy, 2007'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Libya'dan "usulsüz mali kaynak" aldığına ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alındı.
***
Hatırlarsınız 2014 yılında İtalya gibi bir ülkede bile, eski başbakan Silvio Berlusconi, "vergi kaçırdığı" gerekçesiyle 4 yıllık hapis cezasına çarptırıldı ve bu cezası zorunlu sosyal hizmete çevrilerek cezasını çektiği huzurevinde yerleri süpürdü…
Aynı Berlusconi, 2015 yılında ise dönemin başbakanı Romano Prodi liderliğindeki koalisyon hükümetinin parlamentodaki çoğunluğunu kaybetmesi için iktidar partilerinden Değerler İtalyası (IDV) Senatörü Sergio De Gregorio'ya 2008 yılının ilk aylarında "rüşvet" vererek, kendi safına çektiği iddiasıyla yargılanıp 3 yıl hapis cezasına çarptırıldı…
***
İspanya Kralı 6. Felipe'nin kız kardeşi Prenses Cristina'nın bile yolsuzluk ve rüşvetten yargılanıp 265 bin Euro para cezası aldığı yetmemiş gibi eşi Inaki Urdangarin de 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
***
Hiç birinin polisi, savcısı bir şekilde iki kitabına uydurup kapatmadı. Kediye "kedi" dedi…
Bak şu gâvurlara!
***
Yüzde doksan sekizi Müslüman(!) olan ülkemizde (az sayıda güzide insanı tenzih ederim) herkes birbirini çalıp çarpıyor, sonra hep birlikte devleti çalıp çarpıyorlar. Yediden yetmişe herkes kendi çapında bir şeyler götürüyor. O yüzden olmalı, "Devletin malı deniz yemeyen domuz" şeklinde bir deyim bile üretmişiz…
***
Adrese teslim kamu ihaleleri mi dersiniz, adı bile duyulmamış adalarda offshore hesaplar açıp 1 Dolarlık tabela şirketleri kurup milyonlar götürmeler mi dersiniz. Ekmeğini yediği ülkeye vergi vermemek için lüks yatına yabancı ülke bayrağı çekmeler mi dersiniz…
Of of…
***
Küresel yolsuzluk karşıtı Transparency International şirketi, her yıl, "Yolsuzluk Algı Endeksi" anketinin sonuçlarını paylaşıyor.
Listenin başında yolsuzluğun en yüksek bulunduğu ülke olarak Meksika yer alıyor.
Sonra maalesef Türkiye geliyor ve yine maalesef, Avrupa'da yolsuzluk oranı en yüksek ülke konumundayız. Sınav sorularının çalınması ve kamuya personel alımındaki kayırmalar bir yana; birçok siyasetçi, bürokrat, memur ve bunlarının yakınlarının yanında bazı önemli iş insanı da rüşvet, dolandırıcılık, kaçakçılık ve para aklama suçlarıyla itham ediliyor.
***
Tavanı rüşvet ve yolsuzlukla itham edilen ülkenin, tabanı için konuşulan rakamlar da can acıtıcı:
İstatistiklere göre hırsızlık olayları, son dokuz yılda yüzde 140 artmış...
2008'de 256 bin olan hırsızlık sayısı, her yıl artarak geçen sene 600 bini aştı. Kayıtlara göre ülkemizde saatte 11 ev ve 6 iş yeri soyuluyor, günlük sayı 400'ün üzerinde. Yurt çapında her yıl 25 bin araç çalınıyor. İstanbul, günlük 30 araç ortalamasıyla hırsızlığın baş kenti durumunda...
***
Yani zenginler ve suyun başını tutanlar büyük çalarken, fakirlerde ise hırsızlık ve gasp aldı başını gidiyor. Bu arada kadın-çocuk, genç-yaşlı, hasta-sakat, keçi-köpek demeden nefes alan ne varsa tuttuğumuzu beceriyoruz.
Olmadı asansör-masansör dinlemeyip damacanaya bile sardırıyoruz…
Ne acı ki, hepimiz hırsızlık, yolsuzluk ve ahlaksızlıkta dünya liderliğini zorluyoruz vesselam…
27.3.2018
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.