HASRET...
Zaman durdu, mevsimlere hal oldu,
Yeşermiyor, bahar yetim, yaz yetim…
Kışların en güzel beyazı soldu,
Renkler yetim, yaprak yetim, güz yetim…
Bundan böyle yazlar yavan, kış yavan,
Yürek yangın, söndürmeyen yaş yavan,
Soframızda lokma, lokma aş yavan,
Ekmek yetim, çorba yetim, tuz yetim…
Senin sözün; „Ya baltadır, ya nacak",
Elbette ki devam edip yanacak,
Ama gayri ısıtmıyor o ocak,
Sensiz kalan, alev yetim, köz yetim…
Zamanıdır, Tekir yolunu gözler,
Hepsinden çok seni Erciyes özler,
Hasretini dağlar bağrında gizler,
Toros yetim, Ilgaz yetim, Kaz yetim…
Sade dağı değil, suyu, ırmağı,
Denizi, yaylası, obası, bağı,
Turan Elleri'nin her bir bucağı,
Taşı yetim, toprak yetim, toz yetim…
Daha hala şerefsizler dururken,
Haksızlığa karşı susulmaz derken,
Hak uğruna edilmesi gereken,
Sitem yetim, kelam yetim, söz yetim…
Eğilmedin, bükülmedin, dik durdun,
Dokuz köyün dokuzundan kovuldun,
Hiç şaşmadan doğru yolda yoruldun,
Engel yetim, yokuş yetim, düz yetim…
Kazandığın her gönülü saydın kâr,
Dolandın peşinde hep diyar, diyar,
Gayri gözü yaşlı, Ülkü adlı yar,
Sevdan yetim, aşkın yetim, biz yetim…
Ansız gittin, attın bizleri kora,
Bizi geçtim,… Bizi bırak kenara,
Gider iken yasladınya duvara,
Mızrap yetim, teller yetim, saz yetim…
M. Alp
24.06.2021
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.