SOSYAL MEDYA TARTIŞMASINA DAİR
Özellikle iki akşamdır sosyal medyanın yasaklanması veya kontrol altına alınmasına ilişkin tartışmalar gündemi bir hayli meşgul etti. Bu tartışmalara dair bizim de birkaç düşüncemiz var. Bu düşünceleri paylaşmak istiyoruz.
Evvelâ hükûmet sosyal medya tartışmalarında bazı hususlarda haklı. Özellikle Kişisel Veri ve Unutulma Hakkı üzerine çalışırken incelediğimiz ve o zamandan beri de dikkatimizi sürekli çektiği üzere sosyal medya platformları her gün binlerce insanın kişilik haklarının ihlâl edildiği mecralardır. İnsanlar bu platformlarda yarın yüz yüze bakacaklarını unutarak fütursuzca davranmakta, birbirlerine saygısızlık yapmaktadır ki bu olayın ahlakî ve içtimaî boyutunu oluşturmaktadır. Bizim ilgi ve uzmanlık alanımız olması itibariyle hukuk boyutunu incelediğimizde ise bir defa sosyal medya platformlarında çok yaygın şekilde hakaret ve nefret suçlarının işlendiğini, insanların şeref ve itibarının hiçe sayıldığını tecrübe ediyoruz. Bunun yanında kişisel verilerin korunması hakları her gün ihlâl ediliyor, insanların fotoğrafları onlardan izinsiz olarak alınıp hakaret ve aşağılama konusu olarak kullanılıyor, bunların yanında sahibinden izinsiz olarak alınan bu fotoğraflar taciz ve teşhir amacıyla da paylaşılıyor. Bunun yanında tehdit ve şantaj için de bu platformların çokça istismar edildiği artık inkârı mümkün olmayan bir durum. Bununla birlikte bu nevi pek çok olay gerek önemsenmeyip uğraşmaya değmez düşüncesiyle, gerek insanların haklarını bilmediklerinden, gerekse hukukî altyapının mevcut olmaması sebebiyle dava konusu yapılamıyor, yapılsa bile sonuç alınamıyor.
Bununla birlikte küreselleşmenin doruklarını zorladığımız bu çağda sosyal medya platformları bu küresel dünyanın kolonlarını teşkil ediyor. Bu mecralar yalnızca bir "eğlence platformu" olmanın çok ötesinde aynı zamanda ciddî bir ticaret alanı özelliği taşıyor. Dahası bu platformlar özgür düşüncenin teminatı, haber alma hakkının mühim bir vasıtası ve siyasal sosyalleşmenin aracı konumundadır. Sosyal medyaya ilişkin aşırı kısıtlamalar gülü dikeni için budamak minvalinde siyasal ve sosyal yaşam için birçok kazanımın kaybedilmesine sebebiyet verecektir. Bu itibarla sosyal medya platformları şehirlere benzetilebilir kanaatindeyiz: Altından kanalizasyonlar akarken üstünde gül bahçeleri, bir yanda üniversiteleri, bir yanda da kahvehaneleri mevcut. Ne ararsanız onu bulabilirsiniz…
Kaldı ki, yaşadığımız çağın yukarıda ifade ettiğim getirilerinden sonra tek bir ülkenin sosyal medya platformlarıyla ve internetle tek başına mücadele etmesi de artık mümkün değildir. Zira daha evvel de ülkemizde sosyal medya kısıtlamaları yaşandı ama herkes bir şekilde bu platformları kullanmaya devam etti.
O hâlde ortada bir sorun olduğu muhakkak. Her gün binlerce insanların kişilik hakkının ihlâl edildiği mevcut durumun bu şekilde devamı bizce de mümkün değildir ki biz de bunu defaetle dile getirdik. Ve fakat sosyal medyaya ilişkin hükumetin kısıtlama kararları hem demokratik gerekçelerle endişe veriyor, hem de pratik imkânsızlıkları içinde barındırıyor. Kabul etmek gerekiyor ki, yaşadığımız çağda internet ve sosyal medya kullanımı sosyal hayatın bir parçasıdır ve artık terkedilemezdir.
Tüm bu hususlar göz önüne alınınca biz Türkiye Cumhuriyeti hükumetinin yukarıda saydığımız pratik ve ilkesel tüm mahsurları göz önüne alarak ülke sathında bir kanun yürürlüğe koymak yerine; söz konusu sorunu uluslararası kamuoyunun dikkatine sunmasını, ulusalüstü bir İnternet Hukuku'nun yaratılmasına öncülük etmesini diliyoruz. Zira herhangi bir ülkenin sosyal medyaya yönelik kısıtlamaları iyiniyetli olsa bile demokratik açıdan kuşku uyandırıcı ve eleştiriye açık olacaktır. Hâlbuki ulusalüstü bir platformda tüm dünyanın bir araya gelerek müşterek zeminde buluştukları durumda artık bu endişeler mevcut olmayacaktır. Bununla birlikte böyle bir hukuk düzeniyle yukarıda ifade ettiğimiz pratik sorunlar da aşılacak, sosyal medya platformları uluslararası ilişkisizlikten kaynaklanan boşluklardan yararlanarak kendilerini layüsel göremeyeceklerdir.
Biz tavsiye ettiğimiz İnternet Hukuku'nun mevcut gidişatta kaçınılmaz olduğuna inanıyoruz. Zira ortaya koyduğumuz zorun sırf bizim değil, tüm dünyanın sorunudur. Bugün değilse bile yarın bu ulusalüstü hukuk dalı var olacaktır.
Pirali Çağrı ŞENSOY
02.07.2020
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.