SUS VE BİÂT ET!
Yandaş değilseniz bu ülkede ticaret yapmanız, bir direnişe dönüşebilir.
Katıldığınız ihâlelerde kazanan zaten bellidir. Ayda en az bir kaç kez maliye kapınızı çalar, açığınız aranır.
Birde muhalifseniz, teminat tâleplerinize bahaneler bulunur, iş ortaklarınız tehdit edilir, elinizdeki işlerde bir bakmışsınız başkasına verilir.
Yandaş rakiplerinizle rekâbet ederseniz, haddiniz bildirilir, iş yerleriniz bir akşam saldırıya uğrayabilir, çalışanlarınız darp edilir.
Hukuk'un üstünlüğüne inanır, mahkemeye başvurursunuz, ancak herşeyin kılıfı daha önceden hazırlanmışdır. Eğer belediyenizde mâlumsa, sunmuş olduğunuz tüm teklifler, buruşturulup çöpe atılır.
Taraf olduğunuz yada medet umduğunuz bazı politikacılar vardır, vekilleriniz vardır, onlara dert yanarsınız ancak beyhude kalır. Kendileri bağış ve oy isterken arslan kesilip, mücadele etmeye gelince kedi kesilmekle meşguldür.
İşçi olmakta aynı kezâ. Sendikanız bile yandaş olmak zorunda. Mâlum tarafın programlarına ve mitinglerine katılmazsanız, işten çıkarılmakla tehdit edilirsiniz. Sigortanız yapılmaz, insan hakları şartları sizin için geçerli değildir, uygunsuz koşullarda ve saatlerde çalışırsınız.
Size sahip çıkan bir işletme varsa, zaten iflas eşiğindedir. Siz vatanperver işçiler, iş adamları ve esnaflarsınız. Devlet ve millet bağlılığı vardır sizde, haraç niteliğindeki vergilere katlanır, sesinizi çıkartmazsınız. Ama bir Rezâ Zarrab kadar kıymetiniz olmaz.
Halksınız siz, her zaman halk olarak kaldınız.
Meselâ, bir akşam sinemaya gidip, eğlence ve Türk Hava Yollarına Destek vergisi kadar saçma vergiler ödersiniz. Gülersiniz belki, yorgunluğun vermiş olduğu yılgınlıkla, ağlanacak halimize.
Elektriği, suyu kaçak kullanmaz, gayrimeşru işlere karışmazsınız ama, bunu yapanların geldikleri yerler sizin için hep hayal olarak kalır.
Sizden istenen basittir aslında: SUS VE BIÂT ET!...
Büyümeniz en büyük korkularıdır, çünkü siz büyürseniz, çapınız onlara nefes alacak yer bırakmaz, barınacak yer bulamazlar.
Ayakkabı kutularında paralar götüremezler, kaçırmış oldukları vergilerle milyonluk araçlara binemezler. Daha neler var neler...
Öğrencilerin halini hiç anlatmayayım zaten, benim sinirlerim dayanmıyor.
Çok hazin bir hikâye değil mi? İçiniz cız etti mi biraz? Maâlesef hikaye değil, gerçeğin sadece küçük bir parçası. Bende bu gerçeğin küçük bir mağduruyum sadece.
Sizinle biraz dertleşmek istedim, başınızı ağrıttıysam mâzur görün. Beni mâzur görün ama bu olanlara sessiz kalmayın. Aç kalın ama dilsiz olmayın. Çığlıklarınız sessiz olmasın, haykırın. Çıkın sokağa bağırın, rahatsız edin herkesi. Yazın, çizin bir şeyler yapın işte.
Ama kimseden medet ummayın çünkü aklınıza işten çıkarıldığı için, çocuğuna süt alamadığı için Muratpaşa Belediyesine(CHP) yardım istemeye gidip, kapıdan geri çevrilince kendisini yakan Ulaş ağabey gelsin.
Bir araya geldiğinizde bulacağınız devâyı hiçbir tâbib yazmaz, hiçbir eczane ve hiçbir hüküm vermez. Cemiyet olun, örgüt olun, yumruk olun, korkak değil korku olun. Gerekirse yanın, küllerinizden, yanabilme cesaretinizden ürksünler.
Çünkü insan olmanın gereği budur, Türk olmanın gereği budur. Ben insanım ve Türk'üm diyorsan ne duruyorsun? Davransana be! Davransana!
Anıl Kunt
(Kunt Grup YKB, 20 Aralık 2017)
Telif Hakkı
© Anıl Kunt @ tahtaPod.com | Tüm hakları saklıdır.
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.