Türk'ü Yaşatmak
Âşık, gönül hançerini ölüm kınından çıkarmaz çünkü "ölümü bilerek yaşamak" sevgiliye duyulan muhabbetin kelâma dökülmüş hâlidir. Aynada sevgilinin sûretini gören Türkoğlu, "Hüsn-ü Aşk" misâli vuslatı hicranla doyurur.
Bezm-i âleme selâm eden fıtrat, insanda gizliyken; Hak aşkıyla yanan insan cihana sığmaz, kâinatı aşar. Ruh ile bedeni ayrı tutan "tenâsüh" inancına değil insandaki şahsiyet bütünlüğüne imân eden "vecd" inancına sahip olan Türk, Peygamber Efendimiz (s.a.v)'in hürmetine yaratılan bu cihana nizam verecektir. "Türk cihan hakimiyeti mefkuresi" İmam Gazali'den aldığı sancağı, Sultan Alpaslan'la göndere çeken; Derviş Yunus'un divânını göğe armağan eden mukaddes bir ülküdür. İnsanoğlu, mesuliyeti tefekkürle kamçılayacak kadar kutsal bir varlık olduğundan küfrün iftiralarından bizâr etmek Türk'e haramdır.
Türk'ün derdi çoktur. Kırım, Karabağ, Kerkük, Türkistan, Afrika, Yemen ve cihanın gözyaşı döken her köşesi! Türk, bir kez daha "Başbuğ" beklemektedir. Bu intizar, umuda dizdiğimiz övgülerle yahut hayıflanmakla son bulmaz lâkin unutmayınız ki ay-yıldız biçâre kalmayı yeryüzünün en karanlık köşesine hapsetmiştir. Türk ruhu puslu havadaki dolunay misâli bir gün tekrar açığa çıkacaktır. Kâinat var oldukça bu ruh bitmeyecek, bilâkis her lahza kuvvetlenecektir. Şüphesiz ki bugün bu "puslu hava" bizi kahretmektedir. Bu bozuk çağda nasıl "Başbuğ" çıkartacağız derdi, içimizi yakmaktadır. Oysa gönül ehli kimseler için bu derdin muhtevasından derman fışkırır. Her katresi Türk'ün mürekkebi olan derman...Türk'ün dermanı tarihte, Türk'ün dermanı tefekkürde, Türk'ün dermanı öz'ünde gizlidir. Yeisi yalnız lügât okurken karşılaşacağımız bir mefhum olarak kabul ettiğimizde göreceğiz ki her Türk, hâkikat denizinde dalgadır.
Türk kalınız efendim, gönül ilmiyle, kitapla kalınız.
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.