Üniversiteler
Milliyetçilik Türk devletinin kurucu unsurudur, temel taşıdır. Bu taşa zarar verdiğiniz zaman o temel üzerinde yükselen bina çökmeye başlar.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin geldiği nokta eğer bir müdahalede bulunulmazsa devletin artık yaşamasının zor olduğunu gösteriyor. İçeride ve dışarıda herhangi bir itibarı olmayan, teröristlerin ellerini kollarını sallayarak cirit attıkları, istedikleri zaman bomba patlattıkları bir ülke zaten yaşamamalı!
Ekim ayından beri ülkede sürekli bombalar patlıyor. Bu kadar bomba yalnızca Irak, Suriye, Afganistan gibi ülkelerde patlıyor. Bu ülkeler ise ya bir iç savaşta ya da bir savaştan çıkmış ve belini doğrultamamış durumda. Türkiye ise resmi olarak bir iç savaşta değil. Türkiye'nin sorunu; PKK ve yol arkadaşları açılımcılar.
PKK yıllardır önceleri sol örgütler vasıtasıyla şimdi de onları da ezerek üniversitelerde örgütleniyor. Bu örgütlenme çözüm süreci zırvalığından bu yana doruk noktasına çıktı. Üniversitelerde diledikleri gibi at koşturuyorlar. Hocalardan, üniversite idaresinden himaye görüyorlar. İktidar dahi bu yapılanmalara göz yumuyor. Bunlara karşı koyan bir avuç milliyetçi genç var. Kanları, canları pahasına devleti, milleti savunuyorlar. Devleti yöneten erk ise bu gençleri daima ezmeye çalışıyor. Tıpkı terörün yuvalandığı, Öcalan pankartlarının rahatça açıldığı A.Ü. Cebeci kampüsünde, Ülkücü öğrencileri sıraya dizip azarlayan emniyet amiri gibi. Tıpkı Ege Üniversitesinde can güvenliğim yok diyen Fırat Çakıroğlu PKK'lılar tarafından yaralandığında kan kaybederken arabaya almayan polisler gibi.
İnsanlar zannediyorlar ki teröristler sadece ülkenin güneydoğusunda var. Aksine orada olduğundan çok Ankara'da, İzmir'de, İstanbul'da üniversitelerde varlar. Ankara'daki 13 Mart patlamasının failini hatırlayın, önce sol örgütlere sonra da PKK'ya katılmış ve en sonunda onlarca sivilin ölümüne neden olmuştu. Geçen seneyi, İstanbul Üniversitesinde "ellerinde doçkalar, düşüyor tüm kobralar" diye halay çeken öğrencileri, Boğaziçi Üniversitesinde PKK'nın kuruluş yıldönümü kutlayanları, DTCF'de Nevruz'da "Oromar" ile halay çekenleri (Oromar-Oremar Dağlıca baskınından sonra yazılmıştır) hatırlayın. Ya da yine DTCF'ye bu seneye gelin, "Hepinizi Fırat Çakıroğlu gibi yapacağız" diyenleri hatırlayın. Bunların ajite edilip kendilerini havaya uçurmayacağının garantisini kim verebilir?
Tabi teröristler bunları yaparken milliyetçiler ne yapıyor diye sorabilirsiniz. Ben söyleyeyim; milliyetçi gençler canları pahasına bunlara karşı koyuyorlar ancak tepedekiler -sahip çıkmak şöyle dursun- şehit düştüğünüzde cenazenize gelmiyor, yaşıyorsanız sizi hain ilan ediyorlar. Sesinizi çıkardığınızda da hain ilan edilme durumu pek farklı olmuyor. Buna rağmen direniyorlar. Çünkü biliyorlar ki devletin kurtuluşu milliyetçiliktedir.
Başta dediğim gibi, milliyetçilik Türk devletinin kurucu unsurudur, temel taşıdır. Bu taşa zarar verdiğiniz zaman o temel üzerinde yükselen bina çökmeye başlar.
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.