Hayat tam anlamıyla tanımlanamaz bir olgu; dinin, felsefenin, biyolojinin, psikolojinin kendince tanımlamaları var ve hiç biri hayata eksiksiz bir tanım getirmiyor. Belli ki bir disiplinin anlayışını diğerinin üzerine koyarak toplamda bir dengeye ulaşmak mümkün olabilir. Çağın gerçekliğinde saydığımız disiplinlerin dengeli atmosferinde bireysel ve toplumsal yaşamı sağlıklı bir biçimde ku...
Geçenlerde bu mecra üzerinde Reyyaney Jabbari isimli İranlı bayan hakkında yazılmış iç burkan bir hikaye okudum. İnsanoğlunu doğuran yetiştiren kutsal bir varlık olan kadının yeri beni birinci dereceden ilgilendiren Türkiye toplumunda gittikçe silikleşiyor. Dahada kötüsü toplumumuz kadına karşı yapılan şiddet, istismar, taciz gibi eylemler karşısında oldukça duyarsızlaştı. Aslı itibari ile çok ciddi bir konu olan ama yeteri kadar üzerinde durulmayan kadının toplumdaki yerine dair geneli bilgi içeren çok az yorumla desteklenecek bir yazı oluşturmayı düşünüyorum. Yazımda insanlık tarihinin her döneminden çok uç örneklere değineceğim. Amacım Türk milletinin geçmişte, bugün ve gelecekte kadına nasıl bakacağı üzerine bir tahmin yürütmek ve bu hususta gördüğüm yanlış yaklaşımları düzeltebilmek adına önerilerimi sunmaktır.
Toplum içinde gençliğin anlam ve önemini en iyi kavrayanlar, şairlerdir. "Dünya güzeldir ama bir şairin gözüyle daha da güzel olur" der, Alman şair Johann Wolfgang Von Goethe. Şairler, içinde bulundukları toplumların, toplumsallaşmaya mahsus durağanlığını yererek, gençliği şiirlerine taşan düşlerinin mimarları olarak görürler. Ve gençliğe büyük bir aşk beslerler. İnsanı ve insanın meyda...
Telif Hakkı
© Ali Kelle @ tahtaPod.com | Tüm hakları saklıdır.
Moğolistan'da Kazak Türklerinin arasında geçirdiğim zaman diliminde en çok hoşlandığım zamanlardan biri de katıldığım düğün töreninde geçirdiğim birkaç saat oldu. Seremoni aslında Türkiye'deki kına gecesine benzer, kız tarafınca yapılan küçük düğün töreni. Ev sahibim Sayran Kadir ve eşi aile büyüğü sıfatıyla yeğenleri Amine'nin düğününü organize ediyorlar. İlk gün bayan Kadir beni kalaca...
Yıllar yıllar önce; günlerden bir gece yarısı yine bir başıma oturuyordum evde... Sevgili eşim kimbilir hangi dağın başındaydı bilmiyordum ve epeydir bir telefon açabilmesini bekliyordum. Siz deyin 3 hafta ben diyeyim 3.5 hafta olmuştu sesini duymayalı ve ben "başına bir şey gelmiş olsa çoktan arar bulurlardı beni" gibi gevşeklik ile gerilim arası bir ruh hali içindeydim bu esnada....