Bak dumanlar çökmüş sizin illere,
Sisin ardı görülmüyor Mihrinaz,
Hasretin dönüştü coşkun sellere,
Önü sıra durulmuyor Mihrinaz.
Gönlümden geçenler bir an dillense,
Yanağın al olur utangaçlıktan.
Kor alev yüreğim sönse, küllense,
Zafiyet geçirir ruhum açlıktan.
Sanki bir melekti, gördüm düşümde,
"Benimle gel!" dedim, gelemem dedi.
Ellerini tutup iç çekişimde,
"Yanımda kal!" dedim, kalamam dedi.
Kaşına, gözüne şiirler yazdım,
Sanma ki; muradım göz'dü Mihrinaz.
Gözün ardındaki manayı sezdim,
Yazdıklarım bile az'dı Mihrinaz.
Bu kadar umarsız durma mihrinaz,
Ara, bir hatır sor Allah aşkına.
Sesini duyur da ferahlat biraz,
Bir selam çok mu zor Allah aşkına?
Ne olur gizleme hiç gözlerini Mihrinaz
Gözler ki; Feda etmiş yaşları onuruna,
Döktüğün her damlada yüreğim erir biraz,
Usul usul can verir, gözlerinin uğruna.
Evet, sanadır sözüm. Dinle, üstüne alın!
Önüme dikilsen de Mihrinaz değilsin sen.
Dur! Anlatayım sana; Açık, sade ve yalın,
Sebebini bil sen de, Mihrinaz değilsin sen.
Dün gece düşümde yine sen vardın,
Sesin duydum, koşamadım mihrinaz.
Taş duvarın arkasından bağırdın,
Çok yüksekti, aşamadım mihrinaz.
Bahar gelir, filiz verir ağaçlar,
Yeşillenir kır tepeler, yamaçlar,
Göçmen kuş yuvaya dönmek amaçlar,
Dönüp yuvasını bulmaz Mihrinaz.