Kaç bahar geçirdim, yaza girmedim,
Güzü başa sardım, kışa girmedim,
Bir gün konuşacak yaşa girmedim,
Etrafımı saran sis mi, duman mı,
Akıp giden hayatım mı, zaman mı?
Kaç bahar geçirdim, yaza girmedim,
Güzü başa sardım, kışa girmedim,
Bir gün konuşacak yaşa girmedim,
Etrafımı saran sis mi, duman mı,
Akıp giden hayatım mı, zaman mı?
Kulağa ne kadarda sıradan geliyor ilk duyduğumuzda değil mi?
Tarihe baktığımız zaman bunun hiçte böyle olmadığını tam tersine tüyleri diken diken edecek kadar bir farklılığa sahip olduğunu görürüz.
Çanakkale tarihin mitolojik dönemlerinden günümüz tarih çağlarına kadar önemini yitirmemiş bir bölgedir.
Biz Türk Milliyetçilerini heyecanlandıran yönü ise bir devre damgasını vurmuş, dünya tarihinin seyrini değiştirmiş "Çanakkale Savaşlarına" mekân olmasıdır.
Bilindiği üzre 1900'lü yılların başlarında sömürgeci Avrupa sömürecek alan kalmayınca birbirlerinin sömürgelerine göz dikmiş ve tüm dünyayı içten içe kaynayan kapak tutmaz bir düdüklü tencereye çevirmişlerdi.
Bu dostça bir hatırlatma yazısıdır bütün "fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür" okuyucuya; o her kimse sıyrılıp var olan önyargılarından bir de bu süzgeçten geçirerek düşüncelerini öyle çıksın meydana, yine desin diyeceğini, anlatsın duygusunu, paylaşsın inançlarını, kısaca döksün ortaya varını yoğunu, ancak bilsin ki çok inandığı o fikirlerinin yakınında, uzağında, paralel uzanan ya da ta...
© Tunga Eralp @ tahtaPod.com | Tüm hakları saklıdır.