BİRAZ TEBESSÜM
HEY GİDİ GÜNLER HEY ve BIRAZ TEBESSÜM
Rahmetli babam 1970'lerde Milliyet gazetesi okurdu (ilkokul mezunuydu kendisi).
Haliyle biz de Burhan Felek, Hasan Pulur gibi ustaları okuyarak büyüdük.
Hasan Pulur rahmetli genellikle haftanın bir günü (pazar günleriydi galiba) köşesinde fıkra paylaşır güncel konulara mola veririrdi).
Rahmetli reklamlara kadar okur sonra bana okuturdu köşe yazarlarını.
Şimdi bakıyorum gazetelere bir sürü kendini bilmez yalaka köşe yazarıyım diye yazıyor.
Lağım kokan ağızlarıyla sağa sola sataşmayı gazetecilik zannediyorlar. Dün ak dediklerine bugün kara diyenler baş köşe yazarı oluyor. Nemalandıkları siyasi parti genel başkanına yalakalık yaparak gazeteci oluyorlar.
Onun için okunmayan kese kağıdı yapılan gazete doldu medyamız.
Seviye yerlerde.
Bilgi birikim analarından öğrendikleri küfür.
Hayatları küfür hakaret kıç yalama.
Bu gün yazmak içimden gelmiyor.
Yıllar yıllar önce okuduğum aklımda kalan bir fıkra ile başbaşa bırakayım sizleri. Kim bilir belki biraz tebessüm edebiliriz..
Adam sevgilisinden şüpheleniyormuş. 'Bu kadın bana ihanet ediyor' diyormuş, ama bir türlü suçüstü yapamıyormuş.
Birini tavsiye etmişler.
- Hiç merak etme! Bana zehir hafiye derler. Bir haftaya varmaz sana raporu getiririm.
Aradan bir hafta geçmiş, hafiyeden bir haber yok.
- Yahu ne oldu?
- Takipteyim!
On beş gün geçmiş, hafiyeden yine haber yok:
- Ne oldu bizim iş?
- Takipteyim.
Hafiye bir ayın sonunda çıkagelmiş:
- Tamam, o iş!
- Nasıl tamam?
- Anlatayım da dinle!
- Aman anlat!
Zehir hafiye cebinden raporu çıkarıp, başlamış okumaya.
- Kadın evden çıktı... Peşindeyim.
Kadın dolmuşa bindi... Peşindeyim.
Kadın berbere gitti... Peşindeyim.
Kadın berberden gitti… Peşindeyim.
Kadın bir apartmana girdi... Peşindeyim.
Evden çıktı... Peşindeyim.
Köşe başında durdu... Peşindeyim.
Bir araba geldi, içinde bir yakışıklı adam var... Peşindeyim.
Adamla samimi oldukları anlaşılıyor... Peşindeyim.
Şişli'ye geldik... Peşindeyim.
Bir apartmana girdiler... Peşlerindeyim...
Üçüncü katın ışıkları yandı... Peşindeyim.
Apartmanın karşısındaki bir inşaata çıktım, elimle koymuş gibi buldum... Peşlerindeyim!
Burası yatak odası... Peşlerindeyim!
İçki içip dans etmeye başladılar... Peşlerindeyim.
Önce elbiselerini, sonra çamaşırlarını çıkardılar ve perdeyi kapayıp yatağa girdiler...
Zehir hafiyenin raporunu büyük bir dikkatle dinleyen koca, ellerini dizlerine vurup hayıflanmış:
- Ah şu şüpheyi bir içimden atabilsem, baksana perdeyi kapamışlar!..
Ne kadar iyi niyetli olursanız o kadar çok kandırılır aldatılırsınız.
Siyasî partiler de insanları aldatmak üzere inşa edilmiştir. Siz sadece "perdeyi bile kapatmışlar" diyerek kendinizi avutursunuz.
Halbuki ne garip şeyler oluyor arka sokaklarda bir girebilsek...
Doğan Ay
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.