SÖYLEMESEM OLMAZ!

kapak

Orhan Pamuk'u yazar olarak beğenirim, çok kitabını okudum.

"Kar" ı okuduktan sonra bir süre ara vermiştim, O. Pamuk okumaya. Çünkü, Kars'la hiç alakası olmayan olaylar, Kars'ta yaşanmış gibi kurgulanmıştı Kar'da ve ben çok rahatsız olmuştum. O dönem şimdiki gibi sosyal medya platformları yoktu, tepkimi ifade edebileceğim. Yayınevine mail atmıştım ve bir daha Orhan Pamuk okumayacağımı belirtmiştim. Belki benim gibi düşünen başkaları da tepki verir diye düşünmüştüm. Kitap güzeldi aslında ama romanın teması olan olaylar Batman'da yaşandığı halde neden Kars'ı seçmişti, kendisi de açıklayamamış veya açıklamak istememiş; "Yazar özgürlüğümü kullandım." Demişti, tepkilere cevaben.

Gel zaman git zaman "Kafamda Bir Tuhaflık Var" raflarda yerini alınca kendimi yenemedim, "Kırmızı Saçlı Kadın"la birlikte aldım. İkisini arka arkaya okudum, çok da beğendim. Özellikle "Kafamda Bir Tuhaflık Var."

60'lı yıllardan 90'lı yıllara kadar "Taşı toprağı altın" diyerek Anadolu'nun İstanbul'a akıp, yedi tepenin gecekondulaşmasını, bu iç göçün sonucunda İstanbul'un sosyal ve kültürel değişimini çok güzel anlatmıştı. Çok keyif alarak okumuştum.

Derken "Veba Geceleri"nin kendisi gelmeden sesi geldi Köroğlu gibi. Beraberinde de eleştiriler...

Olumsuz önyargıyla okumaya başladığım için hayatımda ilk kez bir kitabı sanki kafama silah dayamışlar gibi okudum.

Ben aslında söylentilere kulak asmam, ama bu sefer kulak tıkayamadım. Çünkü romandaki karakterlerden Kolağası Kamil, aslında M. Kemal Atatürk... Hassas noktamız, kırmızı çizgimiz.

Bildim ki benim tanıdığım O.Pamuk, Atatürk'ün üstün özelliklerine farklı yaklaşır, hem nalına vurur hem mıhına... Hakikaten de öyle yapmış; alegori ve ironi yaparak Atatürk'ün hayatından kesitler almış Kolağası Kamil karakteriyle.

Kitap karışık yöntemler kullanarak yazılmış. Atatürk'ten bahsettiği bölümlerde alegori yapmış, Abdulhamit'ten bahsederken, o dönem Osmanlı'sının gerçeklerini...Aslında o bile günümüz gerçeklerini çağrıştırıyor, o zaman o da alegori olmuş oluyor.

Ana teması salgın olduğu için, vebayla ilgili anlattıkları bir buçuk senedir ülkemizde ve dünyada yaşananlar...

Olayların yaşandığı hayali Minger Adası'nda yaşanan olaylar, adanın bağımsızlığını ilan etmesi, Osmanlı'nın yıkılışı, işgal yılları, T.C.' nin kuruluşu sanki...

Her yere el atmış Orhan pamuk, tarikatları da unutmamış.

Dönemler ve olaylar o kadar birbirine girmiş ki, hangisi gerçek, hangisi kurgu, kim kimdir, belli değil. O nedenle insan her şeyden bir şey çıkarmaya başlıyor en başından beri.

Hani roman kurgusunda birbiriyle hiç alakası olmayan olaylar, şahıslar ve mekanlar vardır, sonra onların bir yerde yolları kesişir ya, bunda öyle bir şey yok; bütün olay veba salgını ve o sırada adanın bağımsızlığını ilan etmesi...Olay bu, ama 537 sayfa hep bu minval üzre olduğu için çok fazla tekrar var. O bakımdan bazı bölümler çok sıkıcı…

Sonuç olarak, "35-40 yıldır bu roman kafamda yazılıyordu." dedi O. Pamuk bir röportajında. Çok düşündüğünden olacak, suya sabuna dokunmadan diyeceklerini demiş bence.

Bu kitaptan bir şey aldıysam, o da giriş bölümünden aldığım şu cümledir:

"Roman sanatı, kendi yaşadığınız hikayeleri başkalarının hikayesi gibi, başkalarının yaşadığı hikayeleri de kendimiz yaşamış gibi yazma hünerine dayanır." ki bu anlamda O. Pamuk çok başarılı bir yazardır.

Ne demişler; "Yiğidi öldür, hakkını yerde bırakma."

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

YENİ PARTİ KURULMUŞ-2
DEVLET YÖNETMEDE TEMEL BİR İLKE

İlgili İletiler

Comment for this post has been locked by admin.
 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin