BİAT ETMEK YA DA ETMEMEK!
Biz küçükken, büyüklerimiz birilerine kötülük yapanlara "Yezit" derlerdi. Belki diyenlerin çoğu da kim olduğunu bilmezdi Yezit'in. Kızgınlık sırasında söylendiği için ben bir özel isim değil de sıfat olduğunu sanırdım.
Günü geldi, Yezid'in kim olduğunu öğrendiğimde neden sıfat olarak kullanıldığını da anlamış oldum.
Birkaç gündür "Muharrem Ayı" ve "Aşure Günü" paylaşımlarını görünce bir değerli sanatçı arkadaşımın sayfasında İmam Hüseyin'in beni çok etkileyen sözünü gördüm. Bir kere daha okudum ve bu yazıyı yazmaya başladım.
Yezit'e biat etmediği için 72 kişiyle Kerbela Çöllerine savaşmaya giderken demiş ki:
"Eğer ben şimdi savaşmazsam, ilerde doğruluk için kimse savaşmaz."
…
Herkesin yaşamına uyarlayabileceği çok değerli bir söz değil mi? Doğru bildiğin için mücadele etmek herkesin yapması gereken bir davranış biçimi değil midir? Ama ne acıdır ki geçmişten günümüze biat etmeyenler, doğru bildikleri için savaşanlar hep zarar gören taraf olmuş.
Kim hak, hukuk, adalet istemişse ya asmışlar ya kesmişler ya da zindanlarda çürütmüşler.
Binlerce yıl öncesinden gelen menkıbelerde anlatılmaz mı Hz. İbrahim'in Nemrut'a biat etmediği için ateşe atıldığı?
Hallac-ı Mansur "Enel Hak" dediği için işkenceyle öldürülmedi mi?
Zalim ve acımasız olan iktidar sahipleri kendilerine biat etmeyen kim olursa olsun bir bir yok ediyor. Bu dün de böyleydi bugün de böyle.
Üç kıtada varlığını sürdüren Osmanlı İmparatorluğunda halk padişaha biat etmiş, "kul" olmayı kabullenmişler, neredeyse 700 yıl! Eğilmeden, bükülmeden mücadele etmek, haklarını aramak, biz buradayız demek yerine rıza göstermeyi seçmişler.
Kabullenmeyen aydınlar, hangi sınıfa mensupsa ona uygun bir şekilde canlarına kıymışlar. Ya kellesini almışlar ya zindanlarda boğdurmuşlar. Ne için? İktidar için, taht için. Yakın tarihimizde ise arabasına bomba koyarak, bombalı paketler göndererek yok ettiler.
Bir tek üstün zekasıyla, aklıyla, engin öngörüsüyle Mustafa Kemal Atatürk çıktı ipi göğüsleyen. O büyük devrimci bir ülkeyi yoktan var etti. Canı pahasına ne padişaha ne de bir başkasına boyun eğmedi.
Ve mücadelesiyle nasıl güçlü temeller atmış ki; bugün Gençliğe Hitabe'de söylediği her söz, doğrudan veya dolaylı gerçekleştiği halde 100 yıldır dimdik ayakta kalabildi kurduğu cumhuriyet.
"(…) Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler.
(…) Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!
Tam 97 yıl önce söylediği bu sözler kulağımıza küpe olsun.
1344 yıl önce İmam Hüseyin'in sözleri de...
"Eğer ben şimdi savaşmazsam, ilerde doğruluk için kimse savaşmaz."
…
Doğu kültüründe sıkça kullanılan anonim bir deyiş vardır:
"Geçme namert köprüsünden koy aparsın su seni,
Yatma tilki gölgesinde, koy yesin aslan seni."
Namert köprüsünden geçmektense sulara karışmayı yeğlerim.Tilki gölgesinde süklüm püklüm başım yerde gezeceğime varsın parçalasın aslan beni.
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.