Düş Görümlüğü
günlerden yabancı
mevsimlerden yan komşunun kızı deli Aysel
bıraksan saçını toprağa
tak takıştır öyle gider
çocuğuz çok
yok gelir zaman ve oyun
vurulur saatin eli erken
şehrin hisarbuseliği son makama vurur derken
yıkılır köprülerin gölgesi bozkırda silah
uzaktan uzağa bağıran nidâ
-yaşasın haydi halkların şairliği...
haylaz soğuk balkon demiri
boncuk tanesi umutlar biter
Tanrı'nın kış uykusu gözlerindeki
çocuk yaşta ölmüşsen eğer.
şehirlerin kendi satırbaşları
noktası var can alıcı bir de
çoğalan medeniyet
yarım yamalak taş duvar
sil baştan. gizli lisan
dokunuşlarıyla yoğrulmuş
yorulmuş dünya
ıssız kutuplarında hunharca dolaşan
tek hücrelik kan
iskele yalnızlığı kudurur içinde
türkü söylemeyi unutur biri öbürüne
veya çay kaşığına
göğün yüzüne
şıkırdayan gemiler
bırakır bizi günün birinde çitlembik bahçeleri
sahnenin tam orta yerinden
karanlığa susar notalar
dilimdeki nakarattan biraz genç
ölmüşsen eğer
söğüt dalından oyuncak yapar yaşamak
yüzünü görmeyen bütün yolculuklar
varsın yarım kalsın şimdi güneş
en kalender çiçekler açar nihayet
son düşüm, taklacı güvercinler...
sisli dudaklarında delişmen ateşler yanan insan
asılsız bir ihbardan ibaret gülüşün
sır saklayan çamurdan
aynadan ve taştan
mavi çocuktan daha hürsün
senden habersiz ölmüşsen eğer...
Ekim 2014
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.