12 Eylül’ü Unutmadık… Unutturmayacağız…
Bir kuşağın üstünden silindir gibi geçildi. Ülkesi için düşünen, dertlenen, hayal kuran bir gençlik yok edildi.
Düşünen, davası peşinde koşan gençlik yerine düşünmeyen, biat eden bir gençlik yarattılar.
1 milyon 683 bin kişi fişlendi.650 bin kişi gözaltına alındı. 14 kişi cezaevinde açlık grevinde öldü. 171 kişi cezaevinde işkencelerle hayatını kaybetti. 517 kişi idam cezasına çarptırıldı. 50 kişi idam edildi.
Yukarıda verdiğim korkunç istatistik, 12 Eylül darbesinin acı bilançosu…
Tam 37 yıl geçti ama kaybedilen canların acısı hala taze… Hangi birini unutabiliriz ki?
Hiçbir suçu olmadığı halde sadece ''denge'' sağlansın diye idam edilen ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu'nu
Reşit olmadığı halde yaşı büyütülerek idam edilen solcu Erdal Eren'i
İdam edilmeden önce Kur'an'ı Kerim ve Türk bayrağını öperek hakka yürüyen ülkücü Cengiz Baktemur'u
12 Eylül'ün ilk idam edilen genci solcu Necdet Adalı'yı
İdam edildikleri radyodan 2 gün önce duyurulup cezaevinde 2 gün boyunca işkence edilerek öldürülen ülkücü Selçuk Duracık ve Halil Esendağ'ı
İdam sehpasını celladın tekmelemesine izin vermeyip kendi idamını kendisi gerçekleştiren solcu Veysel Güney'i
İdam edilmeden önce''Beni asker katili olarak idam etmeyin, ben devletin askerini vurmadım vuramam. İdam edecekseniz diğer davadan dolayı idam edin''diyerek ölürken bile şerefiyle ölmek isteyen ülkücü İsmet Şahin'i
Hangisini unutabiliriz? Hangi acıyı diğerinden üstün tutabiliriz? Evlat acısının sağı solu yoktur. Erdal Eren'in annesinin yüreği ne kadar yandıysa, Mustafa Pehlivanoğlu'nun annesinin yüreği de o kadar yandı.
8 ülkücü, 18 solcu genç, sözde ''devlete ayar vermek'' için acımasızca öldürüldü.
Mustafa Pehlivanoğlu için ''Bir soldan bir sağdan öldürüp dengeyi sağlamak istedik'' denildi.
Erdal Eren için ''Asmayalım da besleyelim mi'' denildi.
Bu sözleri söyleyen tarihe katil olarak geçen ve Türk milletinin kalbinde kıyamete kadar Yezid olarak yer alacak olan darbeci Kenan Evren'e aitti.
Onun için bir gencin hayatına kıymak bu kadar kolaydı. Bir anneyi evladından ayırmak bu kadar basitti.
Peki ya geride kalanlar? Onlar için hayat kolay mı?
Mustafa Pehlivanoğlu'nun ailesi hala oğlunun acısını yaşıyor. Evladının kıyafetlerine sarılıp ağlıyor
Erdal Eren'in ailesi hala oğlunun arkasından gözyaşı döküyor. Evladının özlemiyle yanıyor.
O günlerde gerçekleri görmek çok mümkün değildi ama bugün her şey çok net görülüyor
Meğer her şey büyük bir oyunun parçasıymış… Meğer her şey bugünleri düşünerek planlanmış…
Hayallerinin peşinde koşan gençleri bir hiç uğruna önce birbirine kırdırıp sonra sözde kendi yarattıkları kaosu çözmek için darbe yaptılar.
Bugün artık çok net olarak biliniyor ki 12 Eylül öncesi birçok faili meçhul cinayet, kahvelere yapılan silahlı saldırılar derin devletin oyunuydu.
Sonuç?
Bir kuşağın üstünden silindir gibi geçildi. Ülkesi için düşünen, dertlenen, hayal kuran bir gençlik yok edildi.
Düşünen, davası peşinde koşan gençlik yerine düşünmeyen, biat eden bir gençlik yarattılar.
İşte bugün ''Dindar gençlik yetiştireceğiz'' diyenler 12 Eylül'ün yarattığı gençliktir.
12 Eylül'ün üstünden yıllar geçmiş olabilir ama hala acılar taze… Hala etkilerini yaşıyoruz.
Bu yüzden 12 Eylül'ü unutmadık… Unutturmayacağız… Başta Kenan Evren olmak üzere Türk milletine bu acıyı yaşatan darbecilere son sözüm
ATEŞİNİZ BOL OLSUN… TANRIM ATEŞİNİZİ AZALTMASIN ARTTIRSIN…
Telif Hakkı
© Barış Atagün @ tahtaPod.com | Tüm hakları saklıdır.
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.