Biz yanlış yaptık...
Yıllardır var olan muhalefete bıçak kemiğe dayanınca katıldık. Muhalif çıkan her sesin sahibine vurdukarı ''hain'' damgasını alıp, yaftalayanların boynuna asamadık. Doğru söyleyenin haklılığını bile bile sahip çıkamadığımız gibi, gidenlerin ardından yıllar sonra sarı öküz bahsinden gizlice günah çıkardık. Oysa ki onları biz yalnız bırakmıştık.
Lider, teşkilat,doktrin bıdıbıdısını her dillendirenin yüzüne yüzüne ''Sen aptalsın, ondan inandın bu lakırdılara'' diyemediğimiz gibi kendimiz de inanmış görünerek kendi kendimize ihanet ettik. ''Lidere sadakat şerefimizdir'' diyenlere; Şerefiniz bu kadar mıdır ? diyemedik, en gür perdeden yanlarında bağırdık. Oysa şeref her insanın kendi onurlu yaşamıydı, bilsek de söylemedik.
Biz kendimizin dahi inanmadığı söylemlerle bizden olmayanları bile ikna etmeye çabaladık. İnanmadığımızı kendimize dahi kabullendiremeyip ''Bir bildikleri vardır'' diyerek güya kendimizi kandırdık. Tüm çabamızın yalnızca kıymeti kendinden menkul adamların koltuklarını daha da sağlamlaştırmaktan öteye gitmeyeceğini bile bile vakit, nakit ve itibarımızı harcadık. Adını dahi söyleyemediğimiz adamı Cumhurbaşkanı adayı diye piyasaya salıp gülünç duruma düşsekte ''Tanımıyoruz, tanısak severiz herhal'' zırvaları ile dil döküp oy dilendik.
Biz hatalıyız, itin ardına konmayacak adamlardan yediği hakaretlere ses çıkartamayan bir liderin ardında durmakla hatalıyız. Hem hakaret edenlere ağzının payını veremediğimizden hem de onun bunun ağzına maskara olacak kadar düşük profilli bir adama bilge dediğimiz için hatalıyız.
Türk milliyetçiliğinin Türkiye'deki yegane kazanımı olan partimizin, her sıkıştığı yerde iktidar partisine payanda oluşuna razı geldiğimiz için, ''kırk yapar'' diye saçma sapan hesaplar yapan adama ''onu bunu bırak da, ard arda kaç seçim kaybettin onu hesapla'' diyemediğimiz için hatalıyız. Belki de niyeti kaybettiği seçim sayısını kırk yapmaktı anlayamadık.
Bir türlü atlatamadığımız kronik lider fetişimizin kurbanıydık biz, Koltuk Başbuğ Türkeş'in olunca, makama kutsiyet aftfederek her mabadını yerleştirenin lider olacağını sandığımızdan karşımızdakinin lider değil, yalnızca kötü bir genel başkan olduğunu idrak edemediğimiz için hatalıyız.
Ben hatalıyım ve mahcubum, sayısını unuttuğum her seçim sonrası eve dönerken eşimin elini tutup sandık sayımının ardından yaşadığımız hezimeti sıvarcasına ''Bu kez de olmadı be, ama olacak biliyor musun, inancım tam'' diyerek ona ve kendime yalan söylediğim için. Kızıma karşı da mahcubum, salıdan salıya televizyonda çıkıp konuşan adamı dedesi biliyor. Dostlarıma karşı mahcubum, ''Biz demiştik'' kavlinden cümleleri artık başımı eğiyor. Tüm ülküdaşlarımdan özür diliyorum.
Şimdi ise hiç bir şey istemeye hakkım yok, bir lider de beklemiyorum. Sadece işini düzgün yapacak yapamadığında başarısızlığını kabullenecek, ülkücüleri hain ilan etmeyecek, sahte ihbarlarla içeri tıktırmaya çalışmayacak, iftira etmeyecek, kongre isteyenlerin karşısına polis ve mahkemeleri dikmeyecek şekilde yani en normalinden bir genel başkan istiyorum. MHP li olmak imanın ilk şartı değil ya, bundan gayrı da inanmadığım adamın ardında durmuyorum. Ülkücü kalabilmek adına inandığım gibi yaşayabilmek adına.
Tanrı Türk'ü korusun, imam hatipler kapatılsın. (Amin)